Tuluhan Tekelioğlu: Kırk yaşımda duvara tosladım

Gazeteci ve yazar Tuluhan Tekelioğlu ile Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı Bayanlar Birliği’nin organizasyonunda, 40’ında 40 kadın belgeseli gösterimi sonrasında buluştuk. Tekelioğlu, kadınlar ve erkekler ile ilgili yaptığı çalışmaları, deneyimlerini ve mesleğini anlattı.

 

Öncelikle gazeteci olmaya nasıl karar verdiniz?

Ankara Üniversite’si Gazetecilik mezunuyum.  Ama çocukluğumdan beri meraklı bir kişiliğim, araştırmacı yönüm güçlü. Gazetecilik okumamın doğru bir seçim olduğunu düşünüyorum. Mezun olduktan sonra, Paris Sipa Press’te gazetecilik hayatım başladı. Cine5’te Başka Yerde Yok, Habertürk TV’de Tatlı Sert, TGRT’de Tuluhan’la Her Sabah programlarını hazırlayıp sundum, daha sonra da Kanal D sabah haberleriyle devam etti.

Gazetecilik ile ilgili deneyim ve tecrübelerinizi paylaşmak adına bu mesleği seçmek isteyenlere ne söylerdiniz?

Hayatta hiçbir şey yaratıcılığın önüne geçemez.  Ben de hep, “hayatta rekabet etmeyin, yaratın diyorum. Yaratırsanız, mutlaka bu sektörde var olursunuz. İnsanların yaptıklarının peşinden koşmayıp, siz kendi farklılığınızı ortaya koyun. Yaratıcı ve çalışkan insanlara her zaman yer var,” diyorum.

“40’ında 40 Kadın”ı beraber izledik. Çok güzel bir çalışma olmuş. Kadınlarla ilgili kitap ve belgesel fikri nasıl oluştu?

Ülkemizdeki değişik kültürlerden gelip İstanbul’un farklı semtlerinde yaşayan kadın portrelerinin 40’lı yaşları nasıl karşıladığı ve bu yaşlarda neler hissettikleri, yaşadıkları fiziki ve psikolojik değişiklikleri, hayatlarındaki çarpıcı kesitleri mercek altına alan bir çalışma oldu. Kitaptan sonra belgesel yapmak istedim; ben gerçeği ve daha sosyolojik, daha çok araştırma gerektiren işleri seviyorum. “40’ında 40 Kadın”da da bunu göreceksiniz. İçinde çok ciddi bir sosyolojik analiz var, derin bir psikolojik analiz de var. Belgesel ile insanlara ulaşmak istedim. Yaptığım işlerin birine değmesini istiyorum. Birilerinin hayatına dokunmak hoşuma gidiyor. Bu hayatta varsam ve bu mesleği seçmişsem bunu okuyacak ya da sevecek bir insanın hayatında küçük bir farklılık yaratsın istiyorum.

“40’ında 40 Kadın” projenizde kırk kadını neye göre belirlediniz.

Öncelikle çok ciddi bir ön araştırma yaptım. Sivil toplum örgütleri, Kadın ve İnsan Hakları Derneği, Anne Çocuk Eğitim Vakfı, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’yla çalıştım. 40 kadını belirleme sürecinde 40’tan daha fazla kadınla iç içe oldum.

Kırk yaşı siz nasıl karşıladınız?

Tam anlamıyla duvara tosladığımı düşündüm. 40 yaş kadınlar için önemli bir dönemeç. Kadınlar o döneme geldiklerinde kendilerini ve kendi değerlerini sorgulamaya başlıyorlar. Bu bende de böyle oldu. Kanatlarınızı açmazsanız büyüklüğünü göremezsiniz.

Kırkına yaklaşmış kadınlara ne söylersiniz?

40 yaş, kadının yeniden doğduğu yaş, kadının kendini bulduğu yaş, aklının başına geldiği yaş. Çok ciddi hayati kararların alındığı yaş. Bu kitap ve belgesel; değişimi fark ettiği hâlde, değişime cesaret edemeyen kadınların kılavuzu olsun istedim. Ellerinde bir güç olsun istedim. Bakın onlar yapmış, siz de yapabilirsiniz demek istedim. Kanatlarınızı açmazsanız büyüklüğünü göremezsiniz.

Erkekler 50’li yaşlarda yola mı giriyor yoksa yoldan mı çıkıyorlar? “40’ında 40 Kadın”dan sonra “50’sinde Erkek” isimli erkeklerin elli yaş durumlarını konu alan bir kitap yazdınız. ‘50’sinde Erkek’ neyi anlatıyor? Kadınlara erkekleri tanıma fırsatı mı sunuyor bir anlamda?

‘50’sinde Erkek’ kitabım belgesel DVD’siyle birlikte satılıyor. Belgesel çok renkli, kitapta okuduğunuz tüm erkekleri filmde görebileceksiniz. Farklı mesleklerden 23 erkek var; 11’i ünlü. Dr. Mehmet Öz, müzisyen Kerem Görsev, yönetmen Mustafa Altıoklar, televizyon programcısı Metin Uca gibi birçok isim bu kitapta yer alıyor. Hepsinin ortak özelliği 50 yaşında olmaları. Kadınlar bu kitabı okuduklarında erkekler 50’li yaşlarda yola mı giriyor yoksa yoldan mı çıkıyorlar bunun cevabını bulacaklar.

Kitabınızı yazarken yaptığınız görüşmeler sırasında ilginç bulduğunuz bir hikâye oldu mu?

O kadar çok var ki… Ama taksi şoförü en aklımda kalanlardan biri… Röportajı taksiyle yolculuk sırasında yaptık. Bir anda evli bir kadınla birlikte olduğunu itiraf etti mesela. Mustafa Altıoklar ise kadınlar hakkında en çok konuşan erkekti; “Siz kadınlar, bizi manyak ettiniz. Çünkü siz annelerimiz; bizden ‘en’ yaratmak için uğraştınız. Hepimiz en başarılı, en yakışıklı, en zengin olmak üzere birbirimizi yiyip bitiriyoruz” dedi.

Neden kadınları kırk yaşında, erkekleri ise elli yaşında ele aldınız?

Kadınlar kırkta ele alındı, çünkü kadının dönemeci kırk yaş. Kadının kendinin farkına vardığı, çevresinin farkına vardığı, etrafında ne olup bittiğini değerlendirdiği yaş kırk yaş olmasından dolayı kırk oldu. Ama erkeklerdeki bu durum ellisinde oluyor. Erkekler ellisinde kendisiyle iç muhasebe içinde, içindeki çocuğu büyütmek ve büyütmemek arasında çelişkideler.

Erkekleri ikna etmeniz zor olmadı mı?

“40’ında 40 Kadın” isimli kitabımı bitirdiğimde arka kapak yazımı Haşmet Babaoğlu yazmıştı. O zaman ona 50 yaş erkekleri ile konuşmak istediğimi söyledim; bana “Boşuna uğraşma konuşmazlar.” dedi. Onları konuşturabileceğimi biliyordum ve bunu başardım.

23 erkeğin iç dünyasına girebilmiş biri olarak kadınlara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Erkekleri oldukları gibi kabul etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Eğer onları oldukları gibi kabul edersek hâlâ içlerindeki çocuğu görebiliriz. O çocukla birlikte yola çıkmaya cesaret eden kadının kazanacağını düşünüyorum. Ama erkeğin içindeki çocuğu büyütmeye çalışırlarsa başlarına dert alırlar. Bir de onların kabuklarının içini görebilmek için dinlemeleri gerekiyor.

Evlenmeden önce bir kez, boşanmaya karar vermeden iki kez mutlaka okuyun!

“Her Şeye Rağmen İkimiz” üçüncü kitabınız, bu da çiftlerin deneyimlerini mi anlatıyor?

Özellikle televizyonda yaptığım röportajlar sırasında fark ettim ki günümüzde artık evlilikler çok uzun sürmüyor. Mutlulukla evlilik yan yana gelemiyor. İnsanlara faydalı olabilecek, evliliğin kendi içindeki ruhunu çözebilmiş çiftlerle röportajlar enteresan ve faydalı olur mu diye düşünerek başladım ve sonra kitap çıktı ortaya. 36 çiftin itiraflarıyla dolu olan; evlenmeden önce bir kez, boşanmaya karar vermeden iki kez mutlaka okuyun dediğim çift röportajlarının yer aldığı bir kitap oldu.

 

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like