Doğa’da olmak, doğanın bir parçası olmak manasına geliyor benim nezdimde.
Şehrin karmaşasını, yılların yorgunluğunu, sıkışmışlık hallerimizi doğaya yaklaşarak onarmaya çalışıyoruz.
Doğanın şifasına inanmak önemli bir hadise…
Bu sayıda benim için çok önemli yeri olan Barbaros Köyü’nden bahsetmek istiyorum. Doğduğum, yaşadığım ve yaşlanmak istediğim bir bölgeden, bir köyden bahsetmek hayli heyecan verici. Barbaros Köyü beylikler döneminde kurulan 700 yıllık geçmişi olan bir yerleşim.
Ama öyle sıradan, kendi halinde bir Köy de değil…
Bunu Barbaroslu olduğum için, kayırdığım, kolladığım için söylemiyorum. Gerçekten öyle…1930’lu yıllarda köyün bir tiyatrosu varmış mesela, köyde ve bu havzadaki altı köye katırlarla turneye gidilirmiş kadınlı erkekli. Bu sadece bir tanesi, daha eteğimde dökülecek çok taş var.
Mesela 1970’li yıllarda köyde iki ayrı noktada sinema binası varmış ve haftada en az iki kez o dönemin filmleri gösterilirmiş. Filmin gösterileceği gün iki kişi filmin afişiyle köyde çığırtkanlık yaparlarmış. Akşam olunca tarlasından, bahçesinden dönen herkes sandalyesini alıp sinemaya gidermiş.
Tabi ki dahası var 1980’li yıllarda ise Türk geceleri düzenlenirdi, ben bu döneme yetiştim çocukluğumda, çok net hatırlıyorum. Turizm firmalarının öncülüğünde haftanın en az iki günü yabancı turistler getirilirdi. 100 – 150 kişilik gruplar olurdu çoğu zaman. Köydeki kadınlar yaptıkları el işlerini sergiler ve satarlardı. Köyün meydanında uzun dar sokaklı yokuşu kaplar ve en üstte bulunan tarihi camiye kadar uzanırdı yere serilen el işleri. O dönemde tarımla uğraşan köy halkı için ciddi gelirdi.
Akşam olunca köy meydanında Ege türküleri eşliğinde kurulan sofralarda coşkulu sohbetler, neşeli vakitler geçirilirdi. Yöresel yemekler, kıyafetler, halk dansları ile yörenin kültürü aktarılırdı.
İki yıl üst üste (2010 – 2011) Barbaros Köyü Kültür Şenliği düzenlendi. Yine köylünün elbirliği ile yaptığı yemeklerle masalar kuruldu, tiyatro oyunları sergilendi, dans gösterileri yapıldı. Yerli ve yabancı ziyaretçilerin katılımı ile hatırı sayılır bir ziyaretçi kitlesi ağırlandı Barbaros’ta.
2015 yılında, Barbaroroslu ve Barbaros’a gönül vermiş on kişi Barbaros’ta bir festival düzenlemek için çalışmalara başlarlar. Barbaros Oyuk Festivali… Şimdi oyuk kelimesi ne anlama geliyor merak edeceksiniz: Oyuk tarla korkuluğunun yerel ismi.
Bütün köyün emek vererek güçlerini birleştirerek yaptığı bu festival tematik bir köy festivali aslında…
Festivalin amacı tarımsal üretime çağrıda bulunulurken, unutulmaya yüz tutmuş gelenekleri yaşatmak ve canlandırmak. Bu yıl dördüncüsü gerçekleşecek olan festival, her yıl daha coşkulu ve geniş katılımlı devam ediyor.
2017 yılında, köyün belgeseli çekildi ve eş zamanlı kitabı basıldı… Sıradam’dan Barbaros’a isimli bu belgesel ve kitap Barbaros tarihinde kalıcı bir çalışma olarak yerini aldı. Ne iyi oldu da yapıldı. Bakıldığında çok değerli bir miras…
Başta da bahsettiğim gibi söz konusu tavsiye yazısı insanın kendi yaşadığı yer olunca daha bir heyecanla ve şevkle anlatmak istiyor, e tabi kalem de durmuyor. Köyün tarihinden, değerlerinden bahsettik fakat bir de köyün özgün dokusu ve kaybolmamış kimliği var:
Badanalı taş duvarları, taş evleri ve çiçeklerle donatılmış avluları…
Tam da bu güzelliklerin için çıkmaz sokak izlenimi veren en saklı sokaklardan birinde Adahan pansiyon selamlıyor sizi. Sokakla hatta köyle örtüşen dokusu bir an evvel içeri girme isteğini beraberinde getiriyor. Bahçe kapısından girdiğinizde küçük şirin avluda uzunca bir ahşap masa karşılıyor sizi. Çayınızı kahvenizi içerken köyün bol oksijenli havasını da derin nefesle çekin içinize.
Odaların isimleri de doğanın tam da içinde olduğunuzu hatırlatacak cinsten.
Zeytin, papatya, lavanta, açelya, anemon ve kaktüs… Sahibi Yüksel Bey ise köyün dokusunu ve köyde olmayı çok önemsiyor. Ne hoş böyle düşünen insanların buralarda yaşama isteği…
Keşfetme isteğinizi hiç kaybetmemeniz dileği ile.
Öneri (kutu)
Otelde sabah kahvaltınızı yaptıktan sonra, çam ormanlarıyla kaplı bölgede yürüyüş yapabilir, yakın mesafede bulunan sörf eğitim merkezinde sörfünüzü yapabilirsiniz. Yarımadanın tam ortasında bulunan konumundan dolayı çevredeki bütün kıyılara 10 dakikada ulaşabilirsiniz.
