Uluslararası basın mensupları, ABD’nin Kudüs kararı hakkındaki en açık ve tarafsız görüşlerini tüm dünyaya Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) aracılığıyla duyurdu. BYEGM Basın, Kültür ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen ve 4 dilde canlı yayınlanan “Uluslararası Basın Mensuplarının Gözüyle ABD’nin Kudüs Kararı” paneline Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ile Filistin’in Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa ve Küba’nın Ankara Büyükelçisi Luis Alberto Amoros Nunez, Bosna Hersek Büyükelçisi Bakir Sadovic de katıldı.
Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM), “Uluslararası Basın Mensuplarının Gözüyle ABD’nin Kudüs Kararı” paneline ev sahipliği yaptı. Türkçe, İngilizce, Rusça ve Arapça olmak üzere 4 dilde canlı olarak yayınlanan panelden önce Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Filistin’in Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa ve Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca ile birlikte “Barışı arayan Şehir: Kudüs” sergisinin açılış kurdelesini kesti.
Panelin açılış konuşmasını yapan Filistin Büyükelçisi Faed Mustafa Mustafa, ABD’nin Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” ilan etmesinin hafızalara ihanet olduğunu belirterek “Biz Filistinliler olarak Kudüs’ü sonsuza kadar ülkemizin başkenti olarak görüyoruz.” dedi.
Kudüs’ün tüm semavi dinler için mukaddes bir şehir olduğunu anlatan Büyükelçi Mustafa, ABD’nin kararının ardından bütün dünyada düzenlenen protestoların kendileri için çok önemli olduğunu belirtti ve özellikle Türkiye’ye teşekkür ederek “Türkiye tarafından ortaya konan tüm demeçler takdire şayan. Türkiye’nin tüm şehirleri, tüm siyasi partiler, hükümet ve halk birlikte aynı tutumu sergiledi.” ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu: Dünya kamuoyu ABD’ye çok somut bir mesaj verdi
Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu da konuşmasında Kudüs’ün üç semavi din için de kutsal bir şehir olduğunun altını çizdi. Çavuşoğlu, ABD’nin kararına ” ABD Başkanı Sayın Trump’ın açıkladığı karar son derece çelişkili ve Ortadoğu’daki ateşi harlayacak bir karardır. Kudüs’ü İsrail’e başkent ilan etme fikrinin arkasında en ufak bir tarihi, siyasi, coğrafi yahut toplumsal gerçek bulunmamaktadır.” sözleriyle tepki gösterdi.
ABD’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yapılan oylama öncesi, skandal karara sahip çıkmayan ülkelere finansal yardımı kesme tehdidine de değinen Çavuşoğlu, “Son derece siyasi ahlaktan yoksun bir tehdit savurmuşlardır. Bu tehdit de sahibini küçük düşürmekten başka hiçbir işe yaramamıştır.” dedi.
Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu, tüm dünyanın haklının yanında yer aldığına dikkat çekti ve “Oylamada 128 ülke tasarıyı kabul etti. ABD’den gelen tehditlere rağmen sadece 9 ülke reddetti, 35 ülke çekimser kaldı. Burada 128 ülke ile dünya kamuoyu çok somut bir mesaj verdi.” ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Çavuşoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler süreçlerini de karşılaştırdı. “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde yıllardır savunduğu düşüncenin doğruluğu bir kez daha gözler önüne serilmiştir.” diyen Çavuşoğlu, dünyanın beşten büyük olduğu gerçeğinin defalarca tecrübe edildiğini ve dünyayı temsil ettiğini iddia eden kurumun bu gerçeği kabul ederek değişmek zorunda olduğunu söyledi.
Borri: İslam denildiğinde artık aklıma ilk olarak ‘adalet’ geliyor
Çavuşoğlu’nun konuşmasının ardından, İtalyan gazeteci, yazar ve savaş muhabiri Francesca Borri, Rus gazeteci, sunucu ve siyasi analist Maksim Leonardoviç Şevçenko ve Bosna Hersekli gazeteci Mirnes Kovaç’ın katılımları ile moderatörlüğünü BYEGM Genel Müdürü Mehmet Akarca’nın yaptığı “Uluslararası Basın Mensuplarının Gözüyle ABD’nin Kudüs Kararı” paneli başladı. Genel Müdür Akarca, Kudüs’ün içinde bulunduğu durum ile ilgili genel değerlendirmesini almak üzere ilk sözü Francesca Borri’ye verdi.
“İsrailliler ve Filistinliler” ve “Suriye Tozu” kitapları ile ses getiren, aynı zamanda insan hakları uzmanı olarak görev yapan Francesca Borri, Ortadoğu’ya ilk olarak 10 yıl önce bir üniversite öğrencisi olarak staj yapmak için adım attığını söyledi. Kudüs’e bir İtalyan olarak gidebildiğini ancak bir kez Müslüman zannedildiği için girişine izin verilmediğini ifade eden Borri, durumu özetlediğini söylediği anısını “Avrupalılar Kudüs’e gidebiliyor ancak Filistinliler gidemiyor. İtalyan pasaportum olduğu halde Arap’a benzediğim için içeri alınmadım.” sözleriyle anlattı.
İtalyan gazeteci, bu konuda basın özgürlüğüne vurulan darbeyi de açıkça dile getirerek “Avrupa’da ne zaman bunlardan bahsedilse bize ‘dengeli olmanız gerekir’ deniyor. Onlar için dengeli olmak demek, Filistinlilerle ilgili iyi bir şey söyledikten sonra İsraillilerle ilgili de iyi bir şey söylemek demek. Ben yazı yazarken böyle bir denge kurmaya çalışırsam bu güçlüyü desteklemek anlamına gelir ve Batılı gazeteciler bunu hala yapıyor. Benim için dengeli olmak, uluslararası hukuka saygılı olmak demek.” ifadelerini kullandı.
Avrupalı hükümetlerin Arap Baharı’ndan çok korktuğunu söyleyen Borri, “Tunus’tan Irak’a tüm Müslümanlar birleşirse nasıl muazzam bir güç olacağını biliyorlar ve bundan korktular. Ben şu an Müslüman değilim ancak İslam denildiğinde artık aklıma ilk gelen şey, adalet. Türkiye’nin Müslümanların lideri olacağı söyleniyor, siz yalnızca Müslümanların lideri olmayacaksınız, sorumluluğunuz çok daha büyük. Yarattığınız değişim biz genç Batılılar için de çok önemli. Mevcut statükoyu zorluyorsunuz. Bizim sizin oyunda olmanıza ihtiyacımız var. Sizin tüm dünyaya karşı bir sorumluluğunuz var.” dedi.
Shevchenko: Batı, İslam âlemine karşı suç işliyor
Rus gazeteci, sunucu ve siyasi analist Maxim Leonardovich Shevchenko da, Filistin halkının devlet kurma hakkının teslim edilmesi gerektiğini, kutsal toprakların bölünmesinin doğru olmadığını belirterek “Bu her şeyden önce bir demokrasi sorunudur. Milyonlarca Filistinlinin dünyaya geldiği topraklar bugün İsrail arazisi olarak kabul ediliyor ve bu insanlar doğdukları topraklara gidemiyorlar. Modern dünyada Filistinlilere yapılan kadar haksızlık, başka hiçbir yerde görülmemiştir. Bir ülkeye nasıl İsrail gibi davranma hakkı verildiğini anlayamıyorum.” dedi.
Shevchenko, şu anki durumun Batı’nın İslam âlemine karşı işlediği bir suç, Hristiyanlar ile Yahudilere karşı da bir haksızlık olduğunu ve adaletin korkunun üzerinde yer alacağına inandığını da sözlerine ekledi.
Bosna Hersekli gazeteci ve siyasi analist Mirnes Kovaç ise konuşmasına, BM Genel Kurulu’nda ülkesinin verdiği çekimser oya istinaden Bosna Hersek’in devlet yapısındaki karmaşıklığı anlatarak başladı. “Bu karar Boşnakların Filistinlilerle aynı acıları paylaşmadığı anlamına gelmiyor.” diyen Kovaç, “Kudüs kutsal şehri Osmanlı Devleti’nin orayı terk etmesinden sonra siyasi şiddetin kirine bulaştı. ABD’nin Kudüs kararını açıkladığı 6 Aralık’ta bu kirli siyasi oyunların sonuncusu oynandı. Kutsalın çalışmasına yönelik politika inşallah başarısız olacaktır.” ifadelerini kullandı.
“Avrupa’da basın özgürlüğü çalıştığın konuya bağlıdır”
Genel Müdür Akarca’nın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür” vurgusunun Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yapılan oylamada doğrulanmasına dair fikirlerini sorması üzerine İtalyan gazeteci Borri, “Avrupa ve ABD’de yaşarken asla göremeyeceğiniz şeyler var. Ben şimdi Ortadoğu’da yaşıyor ve görüyorum. Temelde sömürgecilik sona ermedi.10-11 yıldır Gazze abluka altında. Deniz suyu olmadan duş bile alamazsınız, bu bir işkence. Suriye’ye Irak’a bakın, Birleşmiş Milletler gözden kayboldu ve biz ne istersek onu yapıyoruz.” dedi.
Suriye’de devam eden savaşın çözümünün Türkiye, İran ve Rusya’nın elinde olduğunu söyleyen Borri, bir kez daha basın özgürlüğü konusunu dile getirdi ve “Avrupalı bir gazeteci olarak Türkiye hakkında yazmak kâbustur. Gazeteci olarak iki konuda sorun yaşıyorum; biri de İtalya’da bir petrol şirketi hakkında yaptığım araştırma ile ilgiliydi. Yani basın özgürlüğü orada çalıştığınız konunun ne olduğuna bağlı.” ifadelerini kullandı.
Dünyanın 5’ten büyük olduğunun çoktan anlaşıldığını belirten Borri, “ABD’liler, Avrupalılar olarak dünyanın bize ait olduğunu düşünüyoruz ama değil. Ancak hala size silah satıyoruz ve sizi bölmekte, birbirinize düşürmekte çok becerikliyiz. Yine de siz hala bizden çok güçlüsünüz ve ben geleceğin sizin olduğunu düşünüyorum” dedi.
Maxim Leonardovich Shevchenko da Türkiye’nin İslam âleminin lider ülkesi olduğunu söyledi ve Türkiye’nin haritadan silinmek istendiği dönemde Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, Türk halkının iradesi sayesinde bağımsızlığını kazandığını hatırlattı. İçinde bulunduğumuz dönemde Birleşmiş Milletler bünyesindeki 5’linin kurduğu sistemin artık çalışmadığının altını çizen Shevchenko, “Birleşmiş Milletler diplomatik iletişim teşkilatı olabilir. Türkiye gibi bölgesel liderler, kendi bölgelerinin kaderi tayin edilirken söz söyleyebilmeli. ABD’nin dâhil olduğu süreçler gelişmiyor, ilerlemiyor. Rusya-Türkiye-İran platformu büyük bir sıçramadır ve büyük bir istikbal vaat etmektedir.” ifadelerini kullandı.
Shevchenko ayrıca, Trump’ın yeni Hitler olduğunu iddia etti ve “Yine aynı fanatizm var. Bunlar hak sahibi olduklarını düşünüyor. Kendi fikirlerinin üstün olduğuna, bu toprakların onlara hediye edildiğine inanıyorlar. Bu aptallık ve biz bu aptallığı normal görmeye başladık.” dedi. Türk halkının hain darbe girişiminde verdiği mücadeleyi anımsatan Shevchenko, Türkiye’ye saldırıların gelmeye devam edeceğini, buna karşın direniş ve dayanışma içinde olunması gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin güçlenmesinin Avrupa’da korkuya neden olduğunu söyleyen Bosna Hersekli Kovaç da Türkiye’ye duyulan güveni “Büyük Müslüman ulusların sonunda bölgede bir oyuncu olduğunu görmekten mutluluk duyuyoruz. Türkiye’nin rolü Ortadoğu’da barışın aracısı olmaktır.” sözleriyle dile getirdi.
Türkiye’nin üstlendiği kritik role dikkat çekerek panelde son sözü alan İtalyan gazeteci Francesca Borri, “Siz çok bahsetmiyorsunuz ancak Türkiye ile ilgili çok etkilendiğim bir husus var ve bundan gurur duymalısınız. Ekonomik büyüme dikkat çekici, ancak Türkiye aslında dünyada yalnızca birkaç ülkenin yapabildiği bir şeyi başarıyor: Eşitsizliği ve haksızlığı azaltıyor, zengin ile fakir arasındaki boşluğu dolduruyor.” dedi.
Singapur, İspanya, Endonezya, Tacikistan, Tayland ve Suudi Arabistan büyükelçiliklerinden temsilciler ile çok sayıda basın mensubu ve davetlinin de katıldığı ve tüm dünyaya canlı olarak aktarılan panel, yaklaşık iki buçuk saat sürdü.
Genel Yayın Yönetmeni/İmtiyaz Sahibi