Organik Üretim

Ülkemizde gelecek nesillerin ve sizlerin sağlığı açısından en önemli konulardan biri organik üretim yani organik tarım olacaktır. Normal bir uygulamaya göre daha fazla emek, ekonomi ve daha az verim demek olsa da organik tarım hem lezzeti hem saflığı hem de toprağınızı kirletmemesi nedeniyle en güzel üretim metodudur. Uzmanlar tarafından artıları eksileri tartışılan ve yapılması farklılıklar gösteren organik üretimin en büyük avantajı yüzyıllar boyu topraklar kimyasal zehirden arınamazken mevcut toprağınızın sağlıklı bir şekilde korunmasıdır.

Organik tarım, son yıllarda GDO’lu vb. gıdalar yüzünden insan sağlığında meydana gelen sorunlara bağlı gündemde oldukça sık yer almasına rağmen, aslında 50-60 yıl öncesine kadar hatta tek kullanılan yöntem diyebileceğimiz en eski tarımsal faaliyetlerden birisidir. Dedelerimiz ve ondan önceki kuşakların seneler önce, inorganik gübrelerin ve tarımsal ilaçların yokluğunda, yapmaya çalıştıkları meyve, sebze ve diğer organik üretimler 2000’li yıllarda yapılan organik tarım anlayışının tam olarak altını doldurmasa bile organik tarımın temelini oluşturur. Organik tarım, doğaya sahip olup, ona hükmetmek, onu kontrol etmekten çok, onunla ortaklık kurabilme sanatı olarak da değerlendirilmektedir. Organik tarımın ana amacı, bitkilerin, hayvanların, insanların ve toprağın sağlığını ve verimliliğini korumak ve devamlılığını sağlamaktır. Bugün, organik tarım, ekolojik tarım veya biyolojik tarım olarak da isimlendirilen tarım sistemleri aslında aynı şeyi ifade etmektedir. Kuşkusuz, organik tarım denince, hem bitkisel hem de hayvansal üretim anlaşılmalıdır. Yeryüzünde yetişen ve tarımı yapılan her türlü bitki organik tarımda kullanılabilir. Ülkemizi örnek olarak verirsek, organik buğday, organik ayçiçeği, organik soya, organik çeltik, organik mısır, organik meyve ve sebze gibi ülkemiz tarımında yer alan her türlü bitkinin tarımı yapılabilir. Diğer yandan, hayvansal ürünleri de (et, süt, yoğurt, bal, yumurta vd.) organik olarak elde etmek mümkündür. Bunun için, büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanlarını, kontrollü şartlarda tamamen doğal yemlerle (organik tarımla üretilmiş) beslemek, hastalık durumunda herhangi bir kimyasal madde (ilaç, hormon-büyüme ve gelişme düzenleyiciler) vermekten kaçınmak yeterlidir.

Diğer bir tarımsal faaliyet olan Doğal tarım (naturel tarım), organik tarımdan tamamen farklı olup, aynı şeyler değildir.  Örneğin, bir alanda, dışarıdan hiçbir kimyasal gübre, ilaç veya hormon kullanmadan kendi haline yetişen bir bitkinin ürününe doğal ürün veya naturel ürün, bu işleme de doğal ve naturel tarım demek mümkündür. Daha önceden, toprakta birikmiş olan gübre, ilaç ve diğer kimyasal madde kalıntılarının varlığı, o ürünün doğal olduğunu değiştirmez. Ancak, böyle bir ürün organik değildir. Çünkü organik tarımın belirli kuralları olup, bunlara uyulması zorunludur. Her ne kadar, dışarıdan herhangi bir kimyasal madde uygulaması olmamasına rağmen, tarlada daha önceden birikmiş olan kimyasal madde kalıntıları, elde edilecek ürünü organik olmaktan, yapılan işlemleri de organik tarım olmaktan çıkarır. Bu iki tanım birbirlerinden kesin olarak ayrılmalı ve çok dikkat edilmelidir. Unutulmamalıdır ki, her organik ürün, doğal (naturel) bir üründür. Ancak, her doğal ürün organik ürün değildir.

Organik tarım sistemlerinde ana kural, daha önce de belirtildiği gibi, üretim aşamasında yapay kimyasal hiçbir maddenin kullanılmamasıdır. Bunun yanında, son yıllarda yine gündemde olan ve transgenik olarak da bilinen genetiği değiştirilmiş organizmaların kullanılması da yasaklanmıştır. Organik tarım yapılacak alanlarda, herhangi bir kimyasal ilaç ve gübre kalıntısının olmaması gerekir. Tarıma yeni açılacak alanlar bu yönden uygun alanlardır. Eğer, yıllardır üzerinde tarımsal faaliyetlerin yapıla geldiği bir alanda organik tarım yapılmak isteniyorsa, öncelikle bu alanlarda birikmesi muhtemel olan inorganik (sentetik) gübre ve tarımsal ilaç kalıntılarının yok edilmesi, tarladan uzaklaştırılması gerekir. Bu amaçla, böyle alanlarda birkaç yıl boyunca (3-5 yıl, en az 3 yıl) hiçbir kimyasal gübre ve tarımsal ilaç uygulaması yapmadan bitki yetiştiriciliği yapılmalı ve kalıntı gübrelerin bu bitkiler tarafından sömürülmesi sağlanmalıdır. Bunun yanında, böyle alanlarda, biraz külfetli olsa da, yıkama yapılarak bu kalıntıların, tarımsal aktif bölge olarak kabul edilen toprağın üstten 40-50 cm.’lik bölümünden uzaklaştırılması da düşünülebilir. Yine, organik tarım yapılacak alanların erozyona açık olmaması ve böyle alanlarda toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısının bozulmamış olması gerekir.

inde, dışarıdan antibiyotik, bitki büyüme düzenleyicileri (hormonlar), böcek öldürücüler ve gübreler gibi sentetik herhangi bir yapay kimyasal madde uygulaması olmayacağı için, verimliliği korunmuş ve devam ettirilen topraklarda zararlılardan ve hastalıklardan etkilenmeden sağlıklı bitkilerin yetiştirilmesi ve bu koşullarda ürünün elde edilmesi amaçlanmaktadır. Bunun için aşağıda açıklanan bazı uygulamaların yapılması gerekir. Organik tarımda ana ilkelerden birisi de, bitkinin değil, toprağın beslenmesidir. Yani, toprağın verimli hale getirilmesi ve bunun korunmasıdır. Bunun için taze, yanmamış gübre haricindeki tüm büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanlarından elde edilen gübreler rahatlıkla kullanılabilir ve bitki büyüme ve gelişimi için gerekli bütün temel bitki besin maddelerini toprağa kazandırır.

Münavebe veya diğer adıyla ekim nöbeti uygulaması, organik tarım sisteminin vazgeçilmez unsurlarındandır. Yabancı ot, zararlılar ve hastalık etmenlerinin populasyonlarının azaltılmasında önemli rol oynar. Münavebe yapılması, toprakta mevcut olan ve toprağın farklı derinliklerinde birikmiş bulunan bazı doğal bitki besin maddelerinin ve suyun da ekonomik olarak tüketilmesini sağlayacaktır. Yetiştirilmekte olan ürün içerisinde bulunan her türlü bitki bir yabancı ottur. Örneğin, mısır tarlasında, mısırlar içerisinde bulunan bir buğday veya bir ayçiçeği, yine bir ayçiçeği tarlasında bulunan bir mısır bitkisi birer yabancı ottur. Yabancı otlar, organik tarımdaki en önemli zararlılardandır. Toprakta bulunan bitki besin maddelerini yetiştirilen bitki aleyhine tükettiği ve bazı zararlılar ile hastalık etmenlerini barındırdığı için, tarım yapılan alanlardan uzaklaştırılması gerekir.

Organik tarım yapan çiftçiler için 2 ayrı seçenek mevcuttur. Bunlar, mekanik ve kültürel işlemlerdir. Mekanik olarak yabancı ot mücadelesi için, tarım yapılan alanın makineyle işlenmesi gerekir. Ekimden önce yapılacak toprak işlemesiyle yabancı otlar yok edilebildiği gibi, ekimden sonra da, bitkiler çıkış yaptıktan sonra uygulanacak çapalama işlemleri ile de yabancı ot mücadelesi yapılabilir. Kültürel işlemler olarak, münavebe devreye sokulabilir. Geniş alanlarda zor olsa da, küçük alanlarda ve küçük aile işletmelerinde elle yabancı ot temizliği yapılabilir. Organik tarım yapılan alanlarda, eğer bir zararlı veya hastalık salgın hale gelmiş veya gelmek üzere ise, çiftçiler 3 seçenek üzerinde durmalıdır. Bunlar; mekanik kontrol, biyolojik kontrol ve organik olarak tescil edilmiş bazı tarımsal ilaçların kullanılmasıdır.

Sonuç olarak, organik tarım sisteminin temel özellikleri şu şekilde özetlenebilir: Yoğun emek harcanan bir faaliyet olması, çevresel, sosyal ve ekonomik olarak tam ve sürdürülebilir olması, dışarıdan uygulanan girdilerde azalma, ekim nöbeti (münavebe) uygulanması, biyolojik yolla zararlı ve hastalık kontrolü, dayanıklı çeşitlerin kullanımı, erozyonun kontrol altına alınması, bitki besin elementlerinin döngüsünün sağlanması, su ve sulamanın kontrolü, sentetik gübrelerden – tarımsal ilaçlardan ve genetiği ile oynanmış bitkilerden uzak durulması, bunların girdi olarak kullanılmamasıdır.

 

 

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like