Kemeraltı’nda yeni dönem!

Kemeraltı’nda yeni dönem..

Taşıt girişlerine kısıtlama, yayalara “daha fazla özgürlük” geliyor!

 

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin tarihi alışveriş merkezi Kemeraltı’nın yeniden canlandırılması için hazırlanan yayalaştırma projesini hayata geçiriyor. 15 Temmuz’dan itibaren Kemeraltı Çarşısı’na sadece günün belirli saatlerinde taşıt girebilecek. Gün içinde yayalar çarşıda daha özgür ve güvenli bir şekilde alışveriş yapabilecek.

Dünyanın en eski ve en büyük açık hava çarşılarından biri olarak İzmir’in sahip olduğu değerlerin başında gelen Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda yeni döneme giriliyor. Hem Kemeraltı’nın yeniden canlandırmasında önemli bir etken olacağı düşünülen hem de çevre ve insan sağlığı açısından önem taşıyan yayalaştırma projesi 15 Temmuz’da başlıyor.

Yayalar rahatlayacak, kirlilik azalacak

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kemeraltı esnafına yönelik bir toplantı düzenleyerek motorlu araç girişini sınırlandırılacak yeni düzenlemeyle ilgili bilgi aktardı. Tarihi çarşıdaki araç trafiği nedeniyle yaya dolaşımının sürekli kesintiye uğradığını, alışverişin olumsuz etkilendiğini, engelli- çocuk arabaları ve bisikletlilerin dolaşmakta zorlandığını, yük indirme-bindirme sırasında yaya akışında sıkıntılar yaşandığını anlatan Büyükşehir yetkilileri, tarihi dokunun zarar görmesi ve gürültü kirliliğinin de alınan kararda etken olduğunu bildirdi.

Otomatik bariyerler devreye giriyor

Kemeraltı Çarşısı, 15 Temmuz Pazar gününden itibaren, gün içinde 10.30 ve 17.30 saatleri arasında sadece yaya dolaşımına açık olacak. Kemeraltı sınırlarında yayalaştırma bölgesine taşıtların girişi bariyerlerle kontrol altına alınacak. Bariyerlerin yönetimi İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan İzmir Ulaşım Merkezi’nce (İZUM) gerçekleştirilecek. Plaka okuyan hareketli bariyer sistemi sayesinde, gün içinde sokaklar yayalara ait olacak, motorlu taşıtlar sadece tanımlanan saat aralıklarında giriş-çıkış yapabilecek. İnterkom ve kamera sistemi sayesinde, itfaiye ve ambulans gibi acil müdahale araçları ihtiyaç anında rahatça hizmet verebilecek.

Kargo bisikletleri, elektrikli araçlar

Alan içerisinde motorlu taşıtlar için azami hız sınırı saatte 20 km olarak belirlendi. Motorlu taşıt trafiğinin yasak olduğu saat diliminde, ticarethanelerin mal giriş çıkışı, el arabaları, kargo bisikletleri ve küçük elektrikli araçlarla sağlanacak. Trafiğe açık saatlerde ise alana yalnızca ruhsatında 3 tona kadar taşıma izni bulunan ticari araçlar girebilecek. Bölgede yapılacak olan tüm yükleme ve boşaltma işlemleri, bölgenin trafiğe açık zaman dilimlerinde yapılacak. Çarşı’nın trafiğe kapalı olduğu zaman diliminde yapılması gereken indirme ve bindirme işlemleri ise yalnızca yayalaştırma bölgesi sınırlarında belirlenen noktalarda gerçekleştirilebilecek.

 

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like

Başka Bir Tarım Sertifikasyonu Uluslararası Geçerlilik Kazandı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kuraklık ve yoksullukla mücadele üzerine temellenen Başka Bir Tarım Mümkün vizyonu doğrultusunda çalışmalar sürüyor. Büyükşehir Belediyesi şirketi İzDoğa’nın hazırladığı Başka Bir Tarım Sertifikası programı, uluslararası alanda geçerlilik kazandı. Program, döngüsel ve doğa ile uyumlu tarım için dünyadaki ilk sertifikasyon sistemlerinden biri kabul ediliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketi İzDoğa’nın hazırladığı Başka Bir Tarım Sertifikası programı, uluslararası alanda geçerlilik kazandı. Bu sertifika ile İzDoğa, mera hayvancılığı alanında uluslararası kriterlere göre değerlendirme yapacak. Asya Pasifik Akreditasyonu’nun (APAC) yetkili kuruluşu olan Ulusal Akreditasyon Merkezi’nin (NAC) akredite ettiği İzDoğa, üreticilere uluslararası alanda geçerlilik kazanan Başka Bir Tarım Sertifikası vermeye başladı. Sertifikayı doğa ile uyumlu yöntemlerle tarım ve hayvancılık yapan üreticiler alabilecek. Sertifikasyon sistemine bağımsız üreticiler de baskabirtarim.com sitesinden başvurabilecek. Kırla kent arasında dengeyi kuran mekanizma Kuraklıkla mücadele etmeyi, yoksulluğu sonlandırmayı, güvenilir ve sağlıklı gıdaya erişimi kolaylaştırmayı hedefleyen Başka Bir Tarım Sertifikasyonu, döngüsel ve doğa ile uyumlu tarım için dünyadaki ilk sertifikasyon sistemlerinden biri kabul ediliyor. Başka Bir Tarım Sertifikasyon Programı ile İzDoğa, tarımın ve mera hayvancılığının geleceğine dair önemli bir uygunluk değerlendirme kuruluşu olarak hizmet verecek. Sertifika programı, tarım ve hayvancılığın yalnızca ekonomik bir faaliyet olarak sürdürülmesini değil, aynı zamanda kırla kent arasındaki dengeyi koruyan bir mekanizmanın da hayata geçirilmesini amaçlıyor. Sertifika için denetimler başladı Sertifikanın dağıtım süreci için İzDoğa çalışmalara başladı. Daha önce Mera İzmir projesi kapsamında İzmir’in tüm köyleri dolaşılarak çıkarılan Çoban Haritası’nda yer alan üreticiler ziyaret edilmeye başlandı. Tarım ve hayvancılık yapan üreticiler birçok kriter doğrultusunda sertifikaya uygunlukları için değerlendiriliyor. Yapılan denetimler sonucunda kriterlere uygun üretim yapan üreticiler sertifika almaya hak kazanıyor. İzDoğa ve İzTarım’ın birlikte yürüttüğü Mera İzmir projesi kapsamında İzmir’de yüzlerce üreticiden toplanan sütler ile İzmirli markası adı altında temiz ve güvenilir birçok ürün tüketici ile buluşturuluyor. Sertifika ilk aşamada İzTarım tarafından üretilen et ve süt ürünlerine verilecek. Sertifikanın 8 ana kriteri bulunuyor Başka Bir Tarım Sertifikası, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliğini teşvik etmek için geliştirildi. Sertifikasyon programı kapsamında üreticilerin, tarım ve hayvancılık faaliyetlerini yaparken aşağıdaki kriterleri yerine getirmesi gerekiyor: ● Yetiştirilen ürünler yetiştirildiği bölgenin mikrokliması ile uyumlu olmalı ● Yüksek su ve elektrik tüketmemeli, düşük karbon emisyonuna sahip olmalı ● Yüksek su ve elektrik kullanılarak üretilen, bulunduğu bölgenin iklim ve coğrafi koşullarına uymayan ve yüksek karbon emisyonuna neden olan harici tarımsal girdiler kullanılmamalı ● Büyük ölçekli hafriyat yapılarak ve doğal koşullar bozularak üretim yapılmamalı ● Üretimde biyolojik çeşitliliği azaltan yoğun müdahaleler yapılmamalı ● Üretim bulunduğu havzanın ve coğrafyanın doğal karakterine uygun bir bütünlük içerisinde gerçekleştirilmeli ● Üretilen ürünler üretici, tüketici ve o bölgedeki biyolojik çeşitliliğe zarar vermeyecek şekilde işlenmeli…