Barbaros Evi


4. İzmir Mimarlık Ödülleri Jüri Özel Ödülü (2017)

Türkiye Mimarlık Yıllığı (2015)

Barbaros Evi, yazlık ve kışlık kullanım için tasarlanmış bir konuttur. İzmir’in Urla ilçesine bağlı Barbaros Köyü’nde bulunan bu ev uygulanırken temel amaç, doğa içerisinde sessiz iç mekanlar sağlayacak bir yaşam ortamı oluşturmak olmuştur. Barbaros Köyü, Urla’nın denize kıyısı olmayan köylerinden biridir. Bununla birlikte, çoğunlukla tek veya iki katlı taş evlerden oluşan geleneksel konut dokusu iyi korunmuş ve bu tür yapılaşma günümüze kadar sürdürülmüştür. Yapının inşası için bu köyün seçilmesindeki başlıca sebepler; köyün çevresindeki doğa, korunmuş taş yapı dokusu ve bunların yanında köyün İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün teknoparkına komşu olmasıdır. Eski İzmir – Çeşme yolu üzerinden bir yol ayrımıyla ulaşılan bu köyün, ana yolların köyün içinden değil kıyısından geçmesi sebebiyle rahatsız edici bir transit trafiğe sahip olmama gibi bir avantajı vardır. Yol ayrımından başlayarak, Barbaros çevresinde bulunan 16 adet gölet görülebilir. Bu göletler, ovadaki toprağın suyu tutan yapısı sayesinde oluşmuştur ve doğal olmayanları da yine bu özellik kullanılarak yapılmıştır. Benzer bir toprak, köyde eski yapıların çatılarına serilerek kullanılmakta ve bu sayede geleneksel yöntemlerle teras çatılarda su izolasyonu sağlanmaktadır. Bu yüzden köyün dokusunda kırma çatılarla birlikte, teras çatılara da sıklıkla rastlanmaktadır.

Yapı, betonarme bir strüktür ve onun içine yerleşen taş duvarlardan oluşmaktadır. Taş duvarlar, köyde yaşayan ustalar tarafından köyün yerel taşı ile yapılmıştır. Urla çevresinde yeni yapılarda genellikle Alaçatı taşı veya Urla taşı tercih edilmektedir; ancak hem ekonomik hem de lojistik avantajları göz önünde bulundurularak, Barbaros’un kendi taşı inşaatta kullanılmıştır. Bu sayede köydeki diğer binalar ile görsel bir uyum da sağlanmıştır. Taş ustaları ile taşların boyutları, renk skalası ve derz derinliği gibi konular başlangıçta bir karara bağlanmış, uygulamaya buna göre başlanmıştır. Bu taş duvarın arkasına ısı yalıtımı amaçlı xps paneller yerleştirilmiş, daha sonra ise iç yüzde tuğla duvarlar örülmüştür. Taş ve tuğla duvar arasında havalanma sağlamak amacıyla taş duvarda gerekli delikler bırakılmıştır. Diğer bir temel yapı malzemesi olarak seçilen beton; kolon, kiriş ve döşemelerin haricinde, akustik açıdan özel olarak çalışılmış yatak odasının cephesine kullanılmıştır. Tamamen sessiz bir ortamda uyumak için ses geçirimsizliği yüksek olarak tasarlanan bu odanın cephesinin brüt beton olarak belirlenme sebebi, betonun yüksek yüzey yoğunluğu ve ağır bir malzeme olması sebebiye hava kaynaklı sesleri çok iyi yalıtmasıdır. Bununla birlikte, duvar katmanlaşması, kapı ve pencereler de ses geçişini etkileyen konulardır. Bu yüzden, odanın tek dışa açıklığı olan batıdaki düşey şerit pencere, arka arkaya iki ayrı pencereden oluşturulmuştur ve bunların arasında 30 cm boşluk bulunmaktadır. Bu mesafe, ses dalgaları açısından pencerelerin ayrı ayrı iki bariyer oluşturmasına ve iyi bir ses azaltımına sebep olmaktadır. Ayrıca her bir pencere, kendi içinde lamine edilmiş akustik camlardan oluşmaktadır. Odanın, evin içerisine bağlantısını sağlayan kapısı da yine iki ayrı kapıdan oluşmaktadır. Biri içeri, diğeri dışarı doğru açılan bu kapılar da, iç mekandan gelecek seslerin azaltımında rol oynamaktadırlar. Beton duvara bitişik taşyünü plakalar ve içeride tuğla duvarlar, katmanlaşma sayesinde ses yalıtımını arttırmaktadır. Bir stüdyo mantığı ile oluşturulmuş bu yatak odasının amacı, dışarıdan gelecek herhangi bir sesin uykuyu bölmeyeceği bir hacim oluşturmaktır. 

Barbaros’un denize kıyısı olmadığı ve sert bir iklimi olduğu göz önünde bulundurularak, soğuk geçen kış aylarında hakim rüzgar olan poyraza karşı cephede önlemler alınmıştır. Kuzeydoğudan esen bu soğuk rüzgardan dolayı, kuzey cephesi sağır olarak tasarlanmış, doğuda ise ihtiyaç duyulan açıklıklar ince şerit pencereler ile oluşturulmuştur. Banyo ve mutfakta yatay şeritler ve doğuya bakan bir odada düşey bir şerit olmak üzere, bu cephede üç adet ince açıklık bırakılmıştır. Batıda ise doğrudan terasa açılan üç metrelik cam kayar kapı, dış mekanla hem görsel hem de fiziksel bir bağlantı oluşturmaktadır. Bahçeden iki basamak ile çıkılan bu teras, özellikle yaz aylarındaki kullanımıyla öne çıkmaktadır. Evin dört yanında bulunan bahçede elliden fazla çeşit kalıcı bitki türü dikilmiştir. Bu ağaçların haricinde, bölgenin iklimine ayak uydurabilecek ve çevrede sıklıkla karşılaşılan karabaş otu, katırtırnağı, kekik, adaçayı gibi ot ve çalılar da peyzajın içerisindedir. Parapet duvarlarının ardında kalan teras çatı zemini, beyaz seramikler ile kaplanmış ve yazın mümkün olduğunca güneşi yansıtması amaçlanmıştır. 

Taş ve betonun beraber kullanımı sayesinde, geleneksel ve modern malzemelerin entegrasyonu amaçlanmıştır. Fonksiyonel olarak ses geçirimsizliği için beton malzemeden yararlanılan oda, görsel olarak da taş bir dikdörtgenler prizmasının içinden dışarı taşan beton küp olarak tasvir edilerek, yapıdaki öneminin dışarıdan da algılanması amaçlanmıştır. İç mekanlarda ise duvarlar ağırlıklı olarak beyaz kireç ile boyanmış, temiz bir köy evi hissiyatı oluşturulmak istenmiştir. Mutfak ve salonun aynı ortak hacim içerisinde bulunduğu mekandan diğer odalara doğrudan geçiş sağlanmaktadır. Bu hacmin terasa çıkan geniş cam açıklığının bulunduğu duvarda ise, iç mekanda dolu tuğlalar kullanılmıştır. Kışın yanan soba-şömine ile sıcak bir atmosfer oluşturan bu malzemenin yanındaki duvarda ise duvar yalnızca sıvanmış ve başka bir işlem uygulanmadan kullanılarak gri bir yüzey elde edilmiştir. Soba-şöminenin tercih edilmesinin sebebi, hem kapalı bir şömineye göre daha fazla yüzey alanı olmasından dolayı evi daha rahat ısıtması, hem de soba gibi ateşin görülmesini engellemeyerek bir cam aracılığıyla alevleri izleyerek oturmaya imkan vermesidir. Hem duvarlarda kullanılan taşın kendi özelliğinden, hem de ısı yalıtım katmanlarından dolayı yapının ısı kaybı azaltılmıştır. Bunun yanında, batıdaki geniş cam açıklığın önünde dikilmiş söğüt ağacı, yaz aylarında gölge yaparak iç mekana doğrudan güneş ışığının girişini azaltmakta, kışları ise yapraklarını dökerek güneşi içeri almakta ve evin ısınmasına katkıda bulunmaktadır. 

Çevre ile ilişkisi düşünüldüğünde, evin batısında köyün konut yapılaşması başlamakta, doğuda ise boş arsalar ve İYTE teknopark arazisi bulunmaktadır. Mutfakta beton ayaklar üzerinde duran ahşap tezgahın üzerindeki yatay şerit pencereden, üst kottaki arsanın içerisindeki badem ağaçları ile dolu manzara izlenebilmektedir. Malzeme ve ustalık açısından yerelliğin sürdürülebilirliğinden yararlanmayı hedefleyen bu konutta taş işçiliği dışında, su tesisatı ve metal / sac işçiliği de köyde yaşayan ustalar tarafından yapılmıştır. Beton kalıp, demir, tuğla duvar ve sıva ustaları da yine en yakın merkez olan Urla’dan sağlanmıştır. Hem amacına uygun iç mekanlar üretme, hem de yerel dokuya ayak uydurma çabası olan bu yapı, sonuç olarak saf geometrik formlar aracılığıyla inşa edilmiş ve köyde kendine bir yer bulmuştur. 

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like