İÇ MİMARİ VE DEPREM İLİŞKİSİ

Geçen ay yaşadığımız deprem, hepimize yaşadığımız binaların sağlamlığının ne kadar önemli olduğunu hatırlattı değil mi?

Bilindiği üzere Alp-Himalaya deprem kuşağında yer alan bir deprem ülkesiyiz. Nüfusunun % 95’inin tehlikeli bölgelerde yaşadığı bir ülkede yaşıyoruz. Sanayi başta olmak üzere yapısal yoğunluk olarak da %98’inin deprem bölgelerinde yer almasını da göz önüne almalıyız. Deprem konusu, her açıdan olduğu kadar mimari açıdan da çok önem taşır. Deprem nedeniyle oluşabilecek yapısal hasarları en aza indirmek, mimar ve mühendislerin tasarım ve uygulamaya yönelik başlıca konularından biridir. İç mimarlar olarak bizler de yaşam alanı dekorasyonlarında ve tadilatlarında her açıdan yaşam alanlarının sizler için güvenliğini düşünerek, mobilya tasarımları ve yerleşimler yapmak zorundayız.

“Deprem sırasında bulunduğumuz yerdeki eşyalarda ne tür bir hareket meydana gelebilir?” sorusuna “eşya sallantı ile devrilebilir, eşya sallantı ile yerinden oynar, eşya depremde yerden yükselir ve içindekiler dışarılara savrulur, eşya deprem esnasında kaçış yolumuzu kapatır/engeller…” şeklinde varsayımlarla cevap verebiliriz. Bir araştırma kapsamında Kastamonu İli Tosya İlçesinde olası bir depreme karşı yaşamın büyük bölümünün sürdürüldüğü konutların iç mekân düzenlemeleri incelenmiştir. Araştırma da bu sonuçlar tespit edilmiş olmasına rağmen katılımcıların çoğunun bu durumlara karşı tedbir almaması
düşündürücüdür. Depreme yönelik olarak eşyalarda veya yapılan iç mekân düzenlemelerinde katılımcıların yüzde 83’ünün herhangi bir uzmandan yardım almadığı ve sağlam yapılan binalarda eşyalar için özel tedbirlerin alınmadığı tespit edilmiştir.

Evinizde yaptırdığınız en ufak bir tadilatın bile depreme yönelik dikkatle ve özenle yapılması gerekmektedir. Depremlerde meydana gelen ölüm ve yaralanmaların önemli bir bölümü yapısal nedenlerden dolayı oluşurken, bir diğer önemli bölümü ise; iç mekânda eşyaların üzerimize devrilmesi, çıkış yollarımızda bulunan mobilyaların tahliyeyi zorlaştırıp kaçışımızı engellemesi, mobilya kapaklarının açılıp içinde var olan eşyaların dökülmesi, kapılarda kullanılan malzemeler, kapıların konumu ve kilit sistemi, aydınlatma konumları ve ağırlığı, mobilyada kullanılan malzeme ağırlığı, pencerelerde kullanılan cam, dekoratif ürünler gibi birçok iç mekân aksesuarlarında yapılan hatalı seçimler sonucu meydana geliyor.

İç mekânlarımızda nelere dikkat etmeliyiz?

  • Tadilatlarda kullanılan sıva altı tesisatların kesinlikle kolon ya da kiriş kırılarak geçirilmemesi gerekiyor. Kırıcı makinalar evinizde çalıştırıldığı zaman, sadece zeminde ve kolon ya da kirişlerden uzak mesafelerde çalıştırılması gerekiyor.
  • Kolon ya da kirişlerde kırıcı makinalarının yarattığı rözanansın önüne geçmek için olabildiğince uzağında çalışılması gerekiyor. Bina statiği ve sağlığı açısından hangi katta olursanız olun, kolon ya da kirişlere kesinlikle dokundurmamalısınız. Zaten bu kanunen de suç teşkil eden bir uygulamadır.
  • Tavanlarda ağır avizeler yerine, spot kullanımını arttırmalıyız.
  • İç bölmelerde tuğla, gazbeton gibi malzemelerden kaçınmalı, Alçıpan gibi malzemeleri kullanarak (içi izolasyon malzemesi ile doldurulabilir) binanın yükünü hafifletmeliyiz.
  • Beyaz eşyalarımızı duvara sabitlemeliyiz.
  • Televizyon ünitesi, kütüphanelerimiz, giyinme dolaplarımız vb. duvara monte edilip sabitlenmelidir.
  • Yatakların cam kenarından uzak yerleştirilmesi gerekmektedir.
  • Yatak odası kapı çıkışının yanında mobilya bulunmaması gerekmektedir.
  • Antreler tahliye için önemli bir alandır. Burada kullandığımız aksesuar ve mobilyaların geçişi zorlaştırmaması için sabitlenmesi, yaralanma ve can kaybını önlemede büyük önem taşır. Antrelerde kullanılan mobilyaların duvara sabitlenmesi çok önemlidir.
  • Yatak başlarında ağır tablolara yer vermemeliyiz.
  • Raflarımızda cam vazolar yerine ahşap ve metal aksesuarlar kullanmalıyız.
  • Hareketli mobilya ayaklarında mutlaka sabitleyici içeren aparatlar kullanmamız gerekir.
  • Beyaz eşyalarımızı ankastre tercih etmeliyiz.
  • Evinize taktıracağınız klima gibi ünitelerin de montajı yapılırken muhakkak başında olmalıyız ve hatların kolon ya da kiriş delinerek yapılmasına müsaade etmemeliyiz.
  • Kaba inşaatta betonarme yapılar yerine çelik konstrüksiyon yapıları tercih etmeliyiz.

Geçen sene Narlıdere’de uygulamasını yaptığımız Alaçatı konseptli dairemiz, şantiye halindeyken üst kat site sakinleri gelerek bakmak istemişler ve “Biz Gölcük depreminden sonra İzmir’e taşındık, yanlış anlamazsanız kolonlara ve kirişlere herhangi bir müdahaleniz olup olmadığını görmek istedik” demişlerdi. Her tarafı birlikte gezdik. Bina eski olduğu için anahtar priz yükseklikleri standartların üstündeydi, ancak kolon içinde gömüldüğünden herhangi bir müdahalede bulunmadığımızı göstererek anlattık. Üstüne basa basa da, bunun meziyet ya da marifet olmadığını, mesleki ve insani etik değerler olduğunu, işin zaten bu şekilde yapılması gerektiğini belirttik. Bu evin sahibi müşterim, evinde herhangi bir çatlama, mobilyalarında herhangi bir devrilme olmadığı için depremden sonra arayıp teşekkür etti. Yaptığımız her işten işi teslim ettikten sonra da sorumluyuz.

Unutmamak gerekir ki kolon ve kirişler binanızın omuriliğidir. Taşıyıcısıdır.

Peki kolonları kim kesti?
Kolonları “Biz daha iyisini biliriz, maliyet her şeyden önemlidir, hiçbir şey olmaz” diye düşünen zihniyetler kesti. Ne zaman olacağı öngörülemeyen, fakat bir gün mutlaka olması beklenen deprem gerçeğini önemseyerek, bir an önce iç mekân düzenlemelerinde eksik olan, risk taşıyan noktaları tespit
etmek ve gerekirse bu konuda bir uzmandan yardım almak çok önemlidir. Bu önlemler yaşanacak olası bir depremde sizin ve sevdiklerinizin hayatını kurtarabilir.

Felaketlerden uzak günler dilerim.

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like