Sağlık iletişimini değiştirecek 5 dijital trend

Tüm dünyayı etkisi altına alan, sosyal ve ekonomik hayatta değişimlere neden olan pandemi ile birlikte sağlık sektörünün ve iletişiminin önemi daha da arttı. Diğer yandan ise dijital dönüşümün en çok etkilediği alanların başında sağlık sektörü geliyor. Deneyimli kadrosu ve son dönemlerde imza attığı yaratıcı projelerle ulusal ve uluslararası alanda adından söz ettiren reklam ajansı Perfection İstanbul’un Başkanı Selim Erdem, önümüzdeki yıllarda sağlık sektöründe etkisini gösterecek 5 dijital trendi paylaştı.

Hiper kişiselleştirilmiş reklamlar

Günümüzde hayatın her alanına nüfuz etmeye başlayan yapay zeka, gelecekte markaların dijital stratejilerinde de kilit rol oynayacak. Yapay zekayı sağlık iletişiminin bir parçası haline getiremeyen pazarlamacılar geleceğin dışında kalacak. “Hiper kişiselleştirilmiş” dijital reklamlar yani teklifi tek bir kullanıcıya ve onun davranış biçimlerine göre mükemmele yakın ayarlanabilen ve sunan reklamlar, sektörün geleceğinde olacak.

IoT tabanlı dijital iletişim ve reklamcılık

İşlemciler ve kablosuz ağ sistemleri sayesinde artık herhangi bir nesneyi internete bağlayabilmek ve uzaktan kontrol ederek bilgi almak mümkün durumda. Özellikle 5G teknolojisinin hayatımıza girecek olması nesnelerin interneti (IoT) teknolojisini dijital iletişim ve reklamcılık açısından da farklı bir faza taşıyacak. Akıllı arabalardan giyilebilir teknolojiye kadar tüm alanlarda göreceğimiz IoT etkisi, sağlık iletişimini de derinden etkileyecek. Müşteri sadakati, müşteri hizmetleri gibi müşteri ilişkileri yönetimine dair alt unsurlar özelinde IoT tabanlı dijital iletişim ve reklamcılık ağırlığını hissettirecek. 

Toplu sorumluluk sahibi tüketicilik anlayışı

Tüketim alışkanlıklarının toplum ve çevre üzerindeki sonuçlarının artık daha fazla farkındayız. Önümüzdeki 10 yıl boyunca, sağlığımızı, refahımızı ve çevreyi korumak için birlikte çalışan insanlar, işletmeler ve hükümetlerden oluşan, “Toplu Sorumluluk Sahibi Tüketicilik” adını verdiğimiz yeni hareketler ve oluşumlar göreceğiz. Bu oluşumlara ve hareketlere yönelik dijital iletişim de sağlık sektörü açısından önem arz edecek.

Veri madenciliği

Veri madenciliği son yıllarda çokça gündemde olan bir konu. Sağlık hizmetlerinin geleceğini değiştirecek unsurlardan biri olan veri madenciliğine yatırım yapan sağlık sektörü markaları, dijital sağlık iletişiminde bir adım önde olacak.

Dijital şeffaflık

Araştırmalar, gelecekte şeffaf bilgiler sunan şirketlerin ve oluşumların dijital dünyadaki takipçilerinin büyük bölümünü ellerinde tutacağını gösteriyor. Dijital şeffaflık kavramından en çok etkilenecek sektörlerin başında sağlık sektörü geliyor. Sektörde faaliyet gösteren markaların dijital şeffaflığa yatırım yapmaları, sektörün geleceğinde önem taşıyacak bir unsur olarak dikkat çekiyor.

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like
Devamını oku...

Başka Bir Tarım Sertifikasyonu Uluslararası Geçerlilik Kazandı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kuraklık ve yoksullukla mücadele üzerine temellenen Başka Bir Tarım Mümkün vizyonu doğrultusunda çalışmalar sürüyor. Büyükşehir Belediyesi şirketi İzDoğa’nın hazırladığı Başka Bir Tarım Sertifikası programı, uluslararası alanda geçerlilik kazandı. Program, döngüsel ve doğa ile uyumlu tarım için dünyadaki ilk sertifikasyon sistemlerinden biri kabul ediliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketi İzDoğa’nın hazırladığı Başka Bir Tarım Sertifikası programı, uluslararası alanda geçerlilik kazandı. Bu sertifika ile İzDoğa, mera hayvancılığı alanında uluslararası kriterlere göre değerlendirme yapacak. Asya Pasifik Akreditasyonu’nun (APAC) yetkili kuruluşu olan Ulusal Akreditasyon Merkezi’nin (NAC) akredite ettiği İzDoğa, üreticilere uluslararası alanda geçerlilik kazanan Başka Bir Tarım Sertifikası vermeye başladı. Sertifikayı doğa ile uyumlu yöntemlerle tarım ve hayvancılık yapan üreticiler alabilecek. Sertifikasyon sistemine bağımsız üreticiler de baskabirtarim.com sitesinden başvurabilecek. Kırla kent arasında dengeyi kuran mekanizma Kuraklıkla mücadele etmeyi, yoksulluğu sonlandırmayı, güvenilir ve sağlıklı gıdaya erişimi kolaylaştırmayı hedefleyen Başka Bir Tarım Sertifikasyonu, döngüsel ve doğa ile uyumlu tarım için dünyadaki ilk sertifikasyon sistemlerinden biri kabul ediliyor. Başka Bir Tarım Sertifikasyon Programı ile İzDoğa, tarımın ve mera hayvancılığının geleceğine dair önemli bir uygunluk değerlendirme kuruluşu olarak hizmet verecek. Sertifika programı, tarım ve hayvancılığın yalnızca ekonomik bir faaliyet olarak sürdürülmesini değil, aynı zamanda kırla kent arasındaki dengeyi koruyan bir mekanizmanın da hayata geçirilmesini amaçlıyor. Sertifika için denetimler başladı Sertifikanın dağıtım süreci için İzDoğa çalışmalara başladı. Daha önce Mera İzmir projesi kapsamında İzmir’in tüm köyleri dolaşılarak çıkarılan Çoban Haritası’nda yer alan üreticiler ziyaret edilmeye başlandı. Tarım ve hayvancılık yapan üreticiler birçok kriter doğrultusunda sertifikaya uygunlukları için değerlendiriliyor. Yapılan denetimler sonucunda kriterlere uygun üretim yapan üreticiler sertifika almaya hak kazanıyor. İzDoğa ve İzTarım’ın birlikte yürüttüğü Mera İzmir projesi kapsamında İzmir’de yüzlerce üreticiden toplanan sütler ile İzmirli markası adı altında temiz ve güvenilir birçok ürün tüketici ile buluşturuluyor. Sertifika ilk aşamada İzTarım tarafından üretilen et ve süt ürünlerine verilecek. Sertifikanın 8 ana kriteri bulunuyor Başka Bir Tarım Sertifikası, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliğini teşvik etmek için geliştirildi. Sertifikasyon programı kapsamında üreticilerin, tarım ve hayvancılık faaliyetlerini yaparken aşağıdaki kriterleri yerine getirmesi gerekiyor: ● Yetiştirilen ürünler yetiştirildiği bölgenin mikrokliması ile uyumlu olmalı ● Yüksek su ve elektrik tüketmemeli, düşük karbon emisyonuna sahip olmalı ● Yüksek su ve elektrik kullanılarak üretilen, bulunduğu bölgenin iklim ve coğrafi koşullarına uymayan ve yüksek karbon emisyonuna neden olan harici tarımsal girdiler kullanılmamalı ● Büyük ölçekli hafriyat yapılarak ve doğal koşullar bozularak üretim yapılmamalı ● Üretimde biyolojik çeşitliliği azaltan yoğun müdahaleler yapılmamalı ● Üretim bulunduğu havzanın ve coğrafyanın doğal karakterine uygun bir bütünlük içerisinde gerçekleştirilmeli ● Üretilen ürünler üretici, tüketici ve o bölgedeki biyolojik çeşitliliğe zarar vermeyecek şekilde işlenmeli…