Arsa ve arazi yatırımlarında tahminlerin çok üzerinde kazançlar mümkün. Peki ya riskler?
Gayrimenkulün, dünyada bir yatırım aracı olarak görülmeye başlandığı dönem, 1960’lı yıllara uzanıyor. 1960 yılında Amerika Birleşik Devletleri kongresinin almış olduğu kararla, bir finansal yatırım aracı olan gayrimenkul, Yatırım Ortaklıkları (GYO) olarak ortaya çıkıyor.
GYO’ların kuruluşu ile gayrimenkul, altın, döviz, hisse senedi gibi, bir yatırım enstrümanı olarak kabul edilmeye başlanıyor. Gayrimenkul yatırımları arasında en çok kazandıran seçenek ise çoğu zaman arsa ve araziler oluyor.
Mesken ve işyeri yatırımlarındaki kazanç da elbette yadsınamaz. Ancak inşa edilmiş bir bina, konumu, kullanım amacı ve yapısal özellikleri nedeni ile arsaya göre daha sınırlayıcı olabiliyor. Dolayısı ile alıcı profilleri ve kârlılık, arsa-arazilere göre daralabiliyor. Üzerine bina inşa edilmiş bir arsanın katma değer kazandığı düşünülebilir. Ancak bu katma değerin göreceli olarak çok sayıda alternatifi mümkün. Fakat bina inşa edildikten sonra fikir değiştirmek, kabul edilemeyecek maliyetler gerektiriyor.
Arsa ve arazi yatırımlarında kazancın ucu çok açık. Yatırımın durumuna göre tahminlerin çok üzerinde kârlar elde edilebiliyor. Ancak riskleri de göz ardı etmemek gerekiyor. Yatırım yapılacak arsa veya arazinin öncelikle, amaca uygun özelliklerde olması gerekiyor. Planlanan yatırımın geri dönüş süresi ile ilgili beklentiler ve yatırımdan vazgeçilmesi durumunda, kolayca satılabilir olup olmadığı en önemli iki kriter. Riskleri azaltmak için ise yatırımı tek bir arsa üzerine yapmak yerine, birbirine yakın konumda olan birkaç parçaya yaymak daha doğru bir yöntem.
Bir arsayı satın alırken; yerleşim ve imar olanakları, coğrafi özellikleri, bulunduğu yerleşim bölgesindeki nüfus artış hızı, bölgenin istihdam özellikleri, sosyo-ekonomik yapısı incelenmeli. Ayrıca, mevcut ve yeni açılacak yollara, kavşaklara, diğer tüm ulaşım imkânlarına, faaliyette olan veya faaliyete geçecek olan ticari projelere, büyük alışveriş merkezlerine, üniversitelere, hastanelere, ofis veya üretim tesislerinin yoğunlaştığı ve ulaşım bağlantılarıyla desteklenen güçlü alt merkezlere yakınlığının da değerlendirilmesi gerekiyor. Alınacak olan arsanın imar paftası üzerindeki durumu da önemli. Ayrıca bölgenin 1/25.000’lik üst planlarını gözden geçirmek, orta ve uzun vadeli öngörüler için çok faydalı oluyor.
Arsa veya arazinin satın alınması sürecinde karşılaşabilecek teknik, hukuksal ve mali sorunlar göz ardı edilmemeli. Satın alınan arsa yüzünden, seneler sonra ağır bir vergi ödemek zorunda kalınabiliyor. Ya da satın alınan arazinin aslında başka bir yerde olduğunu öğrenmek gibi kötü bir sürpriz ile karşılaşılabilmekte. Eski mal sahipleri arasındaki hukuksal bir sorun nedeni ile satışın iptali davası ile karşılaşmak, arsayı kaybetmekle kalmayıp, maddi açıdan da ciddi zararlara uğramak da mümkün…
Tüm bu kriterlerin birbirileri ile olan etkileşimleri ve her bir kriterin, kendi içinde irdelenmesi gereken alt başlıkları olduğunu unutmamak gerekiyor. Dolayısı ile kalkışılan yatırımın hüsranla sonuçlanmaması ve kazanç beklerken zarara uğramamak için mutlaka bir uzmana danışılmalı.
Aşkın Yaka
Gayrimenkul Danışmanı
AR-GE Müdürü