Reddedilme korkusu

Amerika’da bir üniversitede yapılan geniş çaplı bir araştırmaya göre ‘Reddedilmek’, ölümden bile daha çok korkulan ve baskısını hissettiğimiz bir duyguymuş…
 
Reddedilmek, kişinin, karşısındaki tarafından istenmediğini duyması, özgüven katsayısına bağlı olarak, manen dibe vurmaya kadar yolu olan, duygu seliyle nihayetlenen bir durumdur.
 
Koşarken birden ayağınızın taşa takılması gibidir. Zevkle, akan rüzgârın tadını doyasıya yaşarken, birden ve anlamadan düşmek gibidir. Yere düşünce, hemen acınız peşinizden gelir. Bacağınızın ya da kolunuzun yaralandığını hisseder ve sızan kanı görürsünüz. “Neden oldu bu? Nerden çıktı?” diye biraz sızlanır, o sakat halinizle biraz savsaklar, sonra kendinize
gelirsiniz. Sonunda yara kapanır, zaman geçince de yara izini görüp “düşmüştüm” der, üzülmezsiniz. Artık koşarken daha dikkatlisinizdir. Her insan reddedilir. Belki de önemli olan, reddedilmeyi, hayatın bir parçası olarak algılamak. Hayatın bir parçası olarak görüp, ayağa kalkmak lazım, yoksa koşmaya hevesin kalmaz, çürür gidersin…

Reddedilmek, dünyanın sonu olmamakla beraber, kişiyi büyük bir belirsizlikten kurtarması sebebiyle yeni bir başlangıcın ilk adımı olarak kabul edilebilir…
 
Reddedildikten sonra yaşanan ruhsal süreç, dünyanın etrafımızda dönmediğini, başka insanların da, başka başka tercihleri olabileceğini; saygı beklerken belki de bu sayede başkalarına saygı göstermeyi öğretebilecek bir tecrübedir…
 
Nedense? Yaşanmasından gereksiz bir şekilde korkulan durumdur. Kendi içinde yaşayıp, belirsiz bir durumda dolanmak daha mı iyi? Bir de “ya olsaydı…” kendine kızmak var sonunda.  Oysaki reddedildiğinde her şey kesindir. Sen cesaret göstermişsindir. Olmuşsa mutlusundur, olmamışsa kucağında soru işaretleri ile oturmak, hayal âleminde yaşamak yerine, kesin ve gerçek bir acın vardır, onu yaşarsın…
 
Sırf reddedilme korkusuyla karşı tarafa açılamayanlara sesleniyorum: Belki karşı taraf da “yoksa hiç itiraf etmeyecek mi?” diye bekliyordur, çaresiz… Hadi, hem kendinizi, hem de karşı tarafı bu çaresizlikten azat edin artık!
 
Reddedilmek, her zaman kötü bir şey değildir. Bazen, bir türlü ‘hayır’ diyemediğimiz, hayatımızdan bir türlü çıkaramadığımız, o sizi istediği için hala onu istediğinizi sandığınız kişiler tarafından yapıldığı takdirde çok hayırlı olur bu reddedilmek…
 
Bazen de, aptal olmasına rağmen, ukala olmayı da başarabilen bünyelerde ‘çirkefleşme’ gibi bir yan etkisi olan, duvara çarpma halidir… Yarattığı durumdan kurtulma süresi, kişinin iradesiyle ters orantılıdır. Tam yara kabuk bağlarken ya da iyileşirken kaşınmaya başlar ya…

Önemli olan, yarayı kaşımamak ve tam olarak iyileşinceye kadar kendi halinde bırakmaktır…

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like