Doğa’nın, Narlıdere-Sahilevleri’ndeki evine konuk olduk. 2. Albümünü çıkaran genç şarkıcı kendisini, yaptığı müziği ve müzikle ilgili planlarını anlattı; Doğa, Narlıdere Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Müzik Bilimleri birinci sınıf öğrencisiyken, İnternet’e yüklediği şarkılarıyla bir anlamda keşfedilip İstanbul’a çağırılıyor.
Ardından, adını Ceza’yla yaptığı düetle duyurup “Müziğin Doa”sı isimli ilk albümünü çıkarıyor. Şimdi de yeni albümü “İsyanım Budur”la çıktı sevenlerinin karşısına. Sempatik, samimi kişiliğini şarkılarına da yansıtan İzmirli şarkıcı “İzmir çok huzurlu”diyor!
İzleyiciler seni Siyaset Meydanı’nda Yavuz Bingöl’le yaptığın düetten tanıdı ve akıllarda böyle kaldın? Bu senin için avantaj oldu mu?
Benim için de o programa çıkmak sürpriz oldu diyebilirim. Siyaset Meydanı’nın o geceki konusu farklı türleriydi. Kuşakların birleşmesi gibi bir program olmuştu. Beni davet ettiklerinde biraz hazırlıksızdım açıkçası. Yavuz Bingöl ile bir düet gerçekleştirdik. Benim hayatımda ilk televizyon programımdı ve bir de bu Siyaset Meydanı gibi bir program olunca fazlasıyla heyecanlandırmıştı beni.
Ceza ile düet yapma fikri nasıl oluştu?
İlk albümüm bitmişti. O zaman Anıl Savaş Kılıç prodüktörümdü. Bir şarkı yapmıştı, “bu parçayı da albüme ekleyelim” dedi. Ben de şarkıyı duyunca “bu parçayı Ceza çok güzel okur” diye düşündüm. Savaş’da bu fikri beğendi ve Ceza’ya ulaşıldı. Ceza da beni daha önceden İnternet’e verdiğim şarkılardan dinlediğini, beğendiğini söylemiş ve kabul etmiş. Ceza’yla söylediğimiz parça ilk albümümün çıkış parçası oldu.
Bu kadar kısa sürede popüler olmanda Ceza’nın da katkısı oldu mu?
Ceza çok destek verdi bana o dönemde. Ciddi anlamda katkısı da oldu, ama şöyle de bir dezavantajım oldu; “Rap’çi Doğa, Hiphop’çı Doğa” diye anılmaya başladım. Sanki sadece Rap müzik yapıyormuşum algısı oluştu. Hâlbuki ben hiçbir zaman Rap müzik yapmadım. Rap’çilerle düet yaptım. Bu albümle birlikte artık öyle bir algı kalmayacaktır diye düşünüyorum. Çünkü yeni albümüm çok farklı duygusal bir albüm oldu.
Bundan sonraki albümlerinde düet çalışmalara nasıl bakarsın?
Ben sıcak bakıyorum bu konuya, yapmayı isterim. İki ses renginin bir araya gelmesi ve iki tarafın da sevenlerinin aynı şarkıyı dinlemesi çok güzel bir şey. Bu albümde de Mirkelam’la düetimiz var.
Tanındığını, şöhret olduğunu düşünüyor musun? Bunun sınırı nerede başlıyor?
Şu an bir süreçten geçiyorum aslında. İkinci albümüm de daha çok yeni. Piyasada Doğa denilince herkes tanıyor bunu biliyorum ama sokakta “Acaba tanınıyor muyum?” diye yürümedim hiç.
Bir risk aldım ve okulu dondurarak İstanbul’a gittim.
İstanbul’a gidiş nasıl oldu?
Ben Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü’nü kazandım. Birinci sınıfı bitirdikten sonra kaydımı dondurdum. İnternete şarkılarımı koyuyordum, onlar dinlenmeye başladıktan sonra fark edildim. Bir şirket çağırdı beni İstanbul’a. Ben de bir risk aldım ve okulu dondurarak İstanbul’a gittim. Serüvenim bu şekilde başladı. Ama burada da okulum olduğu için albüm çalışmaları, klip ve fotoğraf çekimleri İstanbul’da devam ederken sınavlarım için de İzmir’e geliyordum. Albüm hazırlıkları ve okul arasında oldukça gidiş gelişli bir dönem geçirmiş oldum.
İstanbul’da neler yapıyorsun? Müzik dışında zaman nasıl geçiyor?
Kedilerim var, onlarla çok vakit geçiriyorum. Hayvanları çok seviyorum. Yolda gördüğüm, aç olduğunu düşündüğüm hayvanlara gider yiyecek bir şeyler alır mutlaka veririm. Çok duyarlıyım bu konuda. Spor yapıyorum haftanın üç günü. Resim yapıyorum, resim yapmak bana çok iyi geliyor. Bazen piyano başında bazen bilgisayarda oturup saatlerce beste yapıyorum. Arkadaşlarımla görüşüyorum ama genellikle evde olmayı seviyorum. Çok bunaldığım zaman da seyahate çıkmayı seviyorum. Ayda bir de İzmir’e geliyorum.
İstanbul’da sanatçılar arasında hemşerilik muhabbeti oluyor mu?
İzmir’den giden çok müzisyen var. Hemşerilik gibi olmasa da bir şekilde birbirimizi buluyoruz, karşılaşıyoruz, daha bir kanımız kaynıyor sanırım birbirimize. Örneğin bir İzmirli olarak Nazan Öncel bana çok destek veriyor son zamanlarda.
İzmir’le hiçbir zaman bağım kopmuyor, sık sık gelebiliyorum.
İzmir için ne düşünüyorsun?
İzmir çok huzurlu bir şehir… Evimizin bulunduğu yeri, Sahilevleri’ni çok seviyorum. İstanbul tam bir kaos. Uzun süre İstanbul’da kalan birisi çıldırma noktasına gelebilir bana göre. Bunu her anlamda söylüyorum. Ben çok şanslıyım ki ailem İzmir’de, İzmir’le hiçbir zaman bağım kopmuyor, sık sık gelebiliyorum. Keşke İzmir’de müzik endüstrisi biraz daha gelişebilse de biz de gitmesek burada bir şeyler yapabilsek. Çünkü herkes İzmir’i çok seviyor ama işi orada olduğu için orada yaşamak zorunda kalıyor.
İzmir ile ilgili en çok neyi özlüyorsun?
Paten kaymayı özlüyorum. İstanbul’da benim oturduğum semtte her yer yokuş ve bu mümkün olmuyor. Sahilde yürümeyi özlüyorum, buradaki sakinliği özlüyorum.
Narlıdere’de eğlence ve alışveriş için tercih ettiğin yerler nereler?
Uzun süredir İstanbul’da olduğum için arkadaş çevrem de orada. Eğlence için özellikle tercih ettiğim bir yer yok. Ben bu bölgenin özellikle sahil kısmını çok seviyorum. Balık yemek için Sahilevleri’ni, alışveriş için de Narlıdere’den Üçkuyular’a kadar olan alışveriş merkezlerini tercih ediyorum.
Yemekle ve mutfakla aran nasıl?
Zeytinyağlılar için tek sevdiğim tür diyebilirim. Sebze, salata ve mezeleri çok seviyorum. Yemek kültürü konusunda tam bir Egeliyim. Bizde otun hemen hemen her türü yenir, çoğu zaman da çiğ yenir. Yemek yapma konusuna gelince, o konuda pek iyi değilim. Sadece salataları ve meze türlerini yapabiliyorum.
Genel Yayın Yönetmeni/İmtiyaz Sahibi