Yaratıcılık Doğuştan mı Geliyor?
Bunun cevabı kesinlikle “hayır”
Yaratıcı insan dediğiniz zaman aklınıza nasıl biri geliyor? Eğer sizde bu sorunun sorulduğu katılımcıların %81′i gibiyseniz, saçları uzun, dağınık, dili dışarda, biraz yaşlı ve çılgın hareketler yapan biri olarak düşünüyorsunuzdur. Zihnimizde yer eden bu görüntünün aslında bizim bir şeyler yaratmamız önündeki en büyük engellerden biri olduğunu biliyor muydunuz?
Yaratıcı insan modeli, kendi kendine çılgınca kararlar alan, özgür ruhlu ve psikolojik olarak “arıza” bilinir. Ciddi yapılı olanlar, ciddi işler yapan ve ciddi pozisyonlarda bulunan insanlar “yaratıcı” olamazlar. Hatta eğer yaratıcı olurlarsa bu o kuruma ya da duruma önemi bir tehdit oluşturur. Yeni bir şeyler yapmak isteyen insanlar ne zaman diğer insanların karışına çıksa ;”Bu işler böyle yapılmaz, şöyle yapılır tepkisini alabilir” Hâlbuki “yenilik” kavramının temeli zaten daha önceden olmayan bir şey yapmaktır.
Yaratıcılık ile ilgili hem fiziksel hem de zihinsel bu yaftalamalar toplum içerisinde yenilikçiliği öldüren ve yeni bir ürün üretim risk almak isteyen birçok girişimciyi engelliyor. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun birçok sunumunda bahsettiği gibi küçükken bol bol duyduğumuz “icat çıkarma” ya da “başımıza yeni iş çıkarma” gibi sözler yine bugünkü davranışlarımızı oldukça fazla etkiliyor.
Aslına bakarsanız bunu dünyadaki patent ve yenilikçi tasarım istatistikleri de söylüyor. ABD 1910 yılı itibariyle 1 milyonuncu patentini alırken, Türkiye 2010 yılında 50 000 seviyesini ancak daha yeni aşmış durumda. Aynı şekilde araştırma geliştirme giderlerinin gayri safi yurt içi hâsıla içindeki payı AB ortalamasında %2 civarlarında bulunurken, Türkiye’deyse bu oran %0,46 olarak gerçekleşmiş.
Peki en azından yaratıcılık ile ilgili kendimizi geliştirebilmemiz için nasıl bir zihin yapısında olmamız gerekiyor? İşte size bir kaç ufak ama etkili öneri:
Herkesten onay beklemeyin: Yeni bir fikir aklınıza geldiğinizde ve heyecanlandığınızda ilk yaptığınız şey bunu çevrenize söylemektir. İnsanların fikirlerini almak elbette oldukça büyük katkılar sağlayabilir. Ancak fikir almakla onay beklemek arasında önemli bir fark vardır. Eğer herkesten onay beklerseniz bu sizin fikriniz olmaktan çıkacak, motivasyonunuzu düşürecek ve ilerlemenizi engelleyecektir.
“Ya olursa” kullanın: Birçok yeni fikir paylaşan insana genellikle olumsuz tepki veririz. Eğer kendi yaratıcılığınızı daha ileri taşımak istiyorsanız önce sizin kendinizde bazı şeyleri değiştirmeniz gerekmektedir. Buna size ilk etapta saçma gelebilecek düşüncelere ve fikirlere “ya olursa” diye bakarak başlayabilirsiniz. Unutmayın IBM kişisel bilgisayarlar ilk çıktığında bunların evde kullanılmasının mümkün olmadığını ve başka bir yenilik yapılamayacağını öngörmüştü.
Rehber yerine haritanız olsun: Rehberle bir yere gittiğinizde dünyayı sadece onun gözünden onun bildikleri ile görürsünüz. Elinizde bir harita olursa belki yanlış ya da daha uzun yollarada sapabilirsiniz ama hem daha çok şey öğrenirsiniz hem de gittiğiniz yere bambaşka gözlerle bakarsınız. Yaratıcılık için farklı bakmaya ihtiyacınız olacak.
Beyninize ön yükleme yapın: İyi bir fikir, var olan birçok şeyin farklı bir şekilde bir araya getirilmesinden başka bir şey değildir. Yeni ürünler hakkında, dünya hakkında, insanlar hakkında ilginizi ne çekiyorsa okuyun. Bloglara kaydolun, kitaplar alın. Ancak burada önemli bir noktayı belirtmem gerek: bir kitabı ya da makaleyi okurken onu tamamıyla ezberlemeyi ya da onu bitirmeyi beklemeyin. Bu konuda takıntılı olanlar yeteri kadar bilgi sahibi olamadıkları gibi, çok çabuk motivasyonlarını yitirip okumaktan vazgeçebiliyorlar. Hiç bir şeyin tamamını hatırlayamazsınız ancak beyniniz size ihtiyacınız olduğunda o güzel sürprizi yapacaktır. Sadece biraz sabırlı olun.
Paraya değil anlama odaklanın: Birçok fikir sahibinin en önemli odağı paradır. Fikir ticari bir boyuta gelirse maddi bir kazanç beklemek gayet normaldir. Ancak bunun yolu, fikrin insanların seveceği, onların hayatlarını daha iyi yapabileceği şekilde hayata geçirilmesidir. İlk başta odağınız kesinlikle bu olmalıdır. Para odaklı olmanız oturup fikrinizin anlamı üzerine düşüneceğinize hesap makinesinde ne kadar kazanacağınızı hesaplamanızı sağlar. Bunun da fikriniz üzerinde olumlu bir etkisi olmayacaktır.