“Tek hayalim şarkı söylemekti”
Çağrı: “Kendimi bildim bileli şarkı söylüyorum ve şiir yazıyorum. Lisede okulumuzun rock grubunun solistiydim. O sıralar ilk bestemi yaptım sonra devamı geldi.”
Çağrı nasıl bir çocuktu ve şarkı söyleme serüveni nasıl başladı?
Çok yaramaz bir çocuktum. Kendim ve etrafım için biraz zor geçti diyebilirim. Tek hayalim şarkı söylemekti, fikrimi değiştirmek isteyen çok oldu ama kendimi başka bir şey yaparken hiç hayal edemedim. Kendimi bildim bileli şarkı söylüyorum ve şiir yazıyorum. Lisede okulumuzun rock grubunun solistiydim.Osıralar ilk bestemi yaptım sonra devamı geldi.
İlk çalışmalarınıza göre bambaşka bir Çağrı’yı görüyoruz. Son tekliniz üzerinden örnek verecek olursanız müziğinizde neler değişti?
İki albümüm ile Dip arasında 10 yıl var. Dünyada ve ülkemizde müzik adına çok şey değişti. Biz de günümüze uygun, modern bir müzik tarzıyla yeni bir şeyler yapmak istedik. Şarkının duygusu benim için önemli. Melodisi ve sözleri bana yakınsa eğer hissettiğim şeyleri benim anladığım ve anlattığım gibi anlatıyorsa o şarkı benim tarzımdır. Kısaca müzik tarzımı bu şekilde özetleyebilirim.
Şarkının söz ve müziği Sezen Aksu imzalı… Bize bu süreçten bahsedebilir misiniz? Sezen Aksu ile nasıl bir ilişkiniz var? Müzikal anlamda size nasıl destek oldu?
Bir gece sevgili Sezen Aksu’nun yeni yaptığı şarkıları dinliyorduk. Bu şarkının dilini ve duygusunu çok sevdim. Kendime çok yakın buldum, ağlamaya başladım. Şarkıyı çok istedim, Sezen Hanım da sağ olsun beni kırmadı ve bu şarkı senin olsun dedi. Şarkının dilini ve duygusunu kendime çok yakın buldum. Sezen Aksu’nun hayat mottosu zaten müzikle uğraşan herkese yardım etmek. Elini uzatabildiği herkese yardım etmekle tanınıyor. Benim en büyük şansım çocukluğumdan beri kendisinin yakınında olmak. Bugüne kadar hep çok büyük manevi desteğini duydum. Kendisine çok teşekkür ederim.
Şarkıyla ilgili nasıl geri dönüşler alıyorsunuz? Sizi şaşırtan şeyler oldu mu bu süreçte?
Beklediğimin çok üstünde beğeni aldı. Beni en çok hayrete düşüren de çok küçük yaştaki çocukların şarkıyı sevmesi oldu. Bunu hiç beklemiyordum çünkü onların yaşına hitap eden bir şarkı ve klip olduğunu düşünmüyordum. Bana en büyük sürpriz bu oldu, inanılmaz mutlu olduğum başka bir detay oldu.
Şarkının düzenlemesinde son yılların öne çıkan isimlerinden Ozan Bayraşa imzası var. Sizi Ozan Bayraşa ile birlikte başka çalışmalarda da görecek miyiz?
Ozan ile çalışmaktan çok mutluyum. Müzik anlayışlarımız çok benziyor. Kendisi sadece aranjörüm değil aynı zamanda yapımcım. Onunla çalışmaya devam etmek istiyorum. Birlikte çok güzel işlere imza atacağımızı düşünüyorum.
Anneniz Emel Müftüoğlu’nun müzik kariyeriniz üzerinde katkısı oluyor mu? Yoksa sizi özgür mü bırakıyor? İlişkiniz nasıl kendisiyle?
Yaptığım işleri gerçekten beğendiğini düşünüyorum çünkü beğenmediğinde açık açık söylüyor. Fikirlerine çok saygı duyuyorum ve zevkine çok güveniyorum. O yüzden de onun beğenmediği bir şeyi yapmak istemem. Ben sevgimi ifade etmekte çok başarılı biri değilim. Burada birkaç cümle ile annem hakkındaki düşüncelerimi anlatabileceğimi sanmıyorum ama kısaca bir insanın sahip olabileceği en iyi anneye sahibim.
Karantina günlerini nasıl geçiriyorsunuz? Köpeğiniz sürekli birlikte olmanızdan memnun mu?
Karantinada kendimi müzik adına geliştirmek için gitar çalışıyorum ve spor yapıyorum. Kitty benden memnun mu sorusu ise beni aşıyor, bunu ona sormamız lazım. Ama anladığım kadarıyla dışarıya çıkamamaktan mutsuz.
Bundan sonraki süreçte dinleyicilerinizi ne gibi sürprizler bekliyor?
Yeni şarkılarım çıkana kadar Youtube kanalımdan ve İnstagram hesabım üzerinden akustik şarkılar paylaşmayı düşünüyorum. Son olarak Dip’in akustik versiyonunu yayınladım. Kanalım üzerinden eski şarkılarımı da yayınlamaya başladım.İleriye dönük karar alma ihtimalim çok yok çünkü maalesef karantina sürecinde hiçbirimiz önümüzü göremiyoruz. Ozan Bayraşa ile Dip’in aranjesini bitirdikten sonra yeni bir şarkıya başlamıştık. Bir aksilik olmazsa onu bitirip çıkarmak istiyorum. Her şeye rağmen hayat devam ediyor ve üretmek insana iyi geliyor. Teknolojinin sunduğu imkânlara şükrediyorum. Yemek yapmak, yabancı dil öğrenmek ya da bir enstrüman çalmak… Kimin neye ilgisi varsa bu zorlu süreci bu şekilde değerlendirebilir ve avantaja çevirebilir diye düşünüyorum.
Sizce salgın sonrası bizi neler bekliyor?
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak bence. Ama bize böyle öğrettiler. “Bütün karanlıkların sonunda bir ışık vardır” dediler. Bunun için karamsarlığa kapılmadan bütün enerjimle hayata sarılıp, çok çalışacağım.
Müzik dışında nasıl bir hayat yaşıyorsunuz? Nelerle uğraşıyorsunuz?
Çocukluğumdan beri spor yapıyorum. Salgından önce kickbox’a başlamıştım. Oyun oynamayı çok severim. PlayStation, Xbox ve Wii’deki oyunların çoğunu seviyorum. Bu oyunlar sayesinde müzik ve birçok spor dalı hakkında fikrim de oldu, mesela golf gibi.
Dikkatleri üzerine çeken projenizde başka kimlerin emeği var?
Biz kalabalık bir ekibiz, tek tek isim saymaya kalkarsam birilerini unutup hakkını yemekten korkuyorum ama ilk aklıma gelen İnci Razaki, Umur Doma ve ekiplerine buradan sizin aracılığınızla teşekkür etmek istiyorum.
Sizi İzmir’deokuyan sevenlerinize neler söylemek istersiniz?
Sizin aracılığınızla herkese sonsuz saygı ve sevgilerimi iletiyorum. Size de bu güzel röportaj için çok teşekkür ederim.