O dönemin ruhunu, naifliğini ve sadeliğin içindeki ihtişamını seviyorum.
Müzik hayatına piyano çalarak başlayan, Güzel Sanatlar Lisesi Müzik bölümü Piyano ve Viyola bölümünde eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera Bölümü’ne girerek Opera sahnesinde söyleyen Efruze’nin, çocukluğundan beri dinlediği Türk Sanat Müziği, kendisine hediye edilen Nesrin Sipahi kayıtları ile tutkuya dönüştü ve sanatçı Klasik Türk Sanat Müziği repertuvarından oluşan “Assolist” albümünü yayınladı.
Aynı zamanda televizyon ve sinema dünyasından da tanıdığımız ve oyunculuk kariyeri boyunca “Anadolu Kaplanı”, “Sıla”, “Fikrimin İnce Gülü”, “Eşref saati”, “Doktorlar” ve “Hicran Yarası” dizilerinde rol alan Efruze ile ilk albümü Assolist’i, Operadan Türk Sanat Müziğine geçişini, oyunculuk kariyerini ve yeni projelerini konuştuk.
Müzik ve sanatla dolu bir kariyeriniz var. Opera sahnesinin ardından aryalardan değil de klasik Türk Sanat Müziği repertuvarından oluşan bir albüm yapma fikri nasıl ortaya çıktı?
Ailem çok müzik dinlerdi çocuğunlukla da Türk Sanat Müziği dinlenirdi. Sanırım içten gelen bir tutku benimkisi. Bu albümün hikayesi bana hediye edilen bir Nesrin Sipahi albümü ile başlıyor. Kendisinin güçlü ve tertemiz şarkı söylemesinden o kadar etkilendim ki bu şarkıları ben de söylemeliyim dedim kendi kendime ve Türk Sanat Müziği tutkum o kararla başladı. Sonrasında bu tutku harika bir proje doğurdu ve bu proje dahilinde sayısız konserler yaptık. Assolist’e şarkı seçerken de filmlerle büyümenin etkisinden olacak ki Yeşilçam filmlerinin o yeri dolmaz eserlerinden derledim.
Opera sahnesi dışında da farklı tarzlarda söylüyor muydunuz?
Tabii. Hatta Bursa, İstanbul, Hacettepe, İstanbul Üniversitesi ve Kent Orkestralarıyla bir çok konser verdim. Kurucusu olduğum ve 13 yıl boyunca sahne aldığım Artistanbul Orkestrasıyla, Almanya, Yunanistan ve Bulgaristan’da konserler verdim ve yüzlerce sahne etkinliğine imza attım.
“Assolist” albümünüzün hazırlanma sürecinden bahsedebilir misiniz? Albümünüzde yer alan şarkıları nasıl seçtiniz?
Stüdyo aşaması her sanatçı için çok heyecan vericidir. Biz de bu süreçte tüm ekip olarak çok heyecanlıydık ve bu da albüme yansıdı diye düşünüyorum. Dinleyicilerimiz fark edeceklerdir mutlaka çok farklı birşey yaptık.Tüm albümü hücum kayıt dediğimiz şekilde kaydettik. Biraz açıklamak gerekirse tüm enstrümanlar aynı anda çaldı bende aynı anda söyledim. Tüm albüm canlı konser tadında oldu diyebilirim. Eskiden tüm kayıtlar bu şekilde yapılırmış. Zor olduğu için şimdi bunu tercih eden pek yok. Ama ben bu albüme bu kaydın daha çok yakışacağını düşündüm. Bu şekilde kayıt almamız 5 gün sürdü. Ben neşeli yapıya sahip biri olarak, ritmik yapısı renkli eserleri daha çok sevimişimdir. Albüme eserlerimi seçerken sahnelerimde en çok eşlik gören eserlerden seçmeye çalıştım.
Müzikle birlikte oyunculuğu da sürdürüyorsunuz. Ufukta yeni bir dizi ya da sinema filmi var mı?
Dönem dizilerinde yer almayı çok seviyorum. Oyuncu olarak izleyici karşısında olmak da benim için büyük bir keyif. Son olarak TRT’de yayınlanan Çırağan Baskını’nda rol almıştım. Çocukluğumda reklam oyunculuğu ile başladım ve önemli markaların reklamları ile oyunculuğa devam ettim. “Anadolu Kaplanı”, “Sıla”, “Fikrimin İnce Gülü”, “Eşref saati”, “Doktorlar” ve “Hicran Yarası” dizilerinde yer aldım. Ömer Vargı’nın yönettiği, Şener Şen, Kenan İmirzalıoğlu ve İsmail Hacıoğlu’nun başrollerini oynadığı sinema filmi “Kabadayı”da rol aldım. Yine bir dönem dizisi gelirse değerlendirebilirim.
Operadan sonra Türk Sanat Müziği söylerken zorlandınız mı?
Aslında müzikal anlamda sağlam bir altyapım olması işleri kolaylaştırdı. Ancak tabii ki Türk Sanat Müziği Opera’ya göre çok farklı bir stil. Yapıları ne kadar farklı olursa olsun iki müzik türünün de ortak noktası çok zor icra edilen müzikler olması. Batı müziği eğitim almış bir Türk Sanatçı olarak kendi topraklarımızın müziğini icra etmek ve bunu bir albümde toplamak çok gurur verici. Nitekim albüm öncesinde de uzun süre hazırlandım ve eserlerin en sade ve doğru yorumlarına ulaşmaya çalıştım.
Siz albümde şarkıları seslendirirken tamamen Türk Sanat Müziği üslubunu korumuşsunuz. Peki farklı ve deneysel çalışmalara nasıl bakıyorsunuz?
Çok teşekkürler. Assolist’te de tam olarak bunu hedeflemiştim. Yalın ve temiz bir üslup ile abartmadan besteleri gerektiği gibi seslendirmeye çalıştım. Farklı ve deneysel çalışmaların başarısı bence tamamen icracısına bağlı. Gerçekten o deneysel yapıyı kalbime işleyebilirse keyifle dinler ve konserlerine giderim. Ama sentetik yapılara hiç tahammülüm yok. O yüzden kendim de bir gün böyle birşey deneyeceksem önce kalplere ulaşabilmek için çok düşünmem lazım.
Şarkılar bize Yeşilçam dönemlerini hatırlatıyor. Sizin Yeşilçam ile aranız nasıl?
O dönemin ruhunu, naifliğini ve sadeliğin içindeki ihtişamını seviyorum. Assolist’e şarkı seçerken de filmlerle büyümenin etkisinden olacak ki Yeşilçam filmlerinin o yeri dolmaz eserlerinden derledim. Yeşilçam filmleri ile büyüdüm.
Günümüzdeki müzik dünyası içinde Türk Sanat Müziğini nerede görüyorsunuz?
Türk Sanat Müziği yüzlerce yıllık geçmişe sahip çok özel bir müzik türü. Her tür de olduğu gibi bu müziğin de bir kitlesi her zaman var. Önemli olan genç kuşaklara ve henüz Türk Sanat Müziğinin güzelliğini keşfetmemiş insanlara bu müziği duyurmak. Benim de en büyük hayalim uluslararası dünya müziği festivallerinde Türk Müziğini tüm dünyaya tanıtmak.