Yapacak çok şeyim var. Benim hayat misyonum, müziğimle insanların yaşamına renk katmak. Umarım son nefesime kadar müziğe devam ederim.
Bazı sesler vardır, öyle güçlüdür ki, yorumu alır götürür sizi… Işın Karaca da o güçlü sese sahip nadir sanatçılardan birisi. “Yolum daha çok uzun” diyen Işın Karaca, müzik yolculuğu hakkında sorularımızı Narlıdere Life için yanıtladı.
Londra’dan Türkiye’ye uzanan bir müzik kariyeriniz var. Türkiye’de deva etme kararını almak or olmadı mı?
Ben iyi ki de Türkiye’de müziğe başladım diyorum aslında. İngiltere’de doğdum ve büyüdüm. Oranın kültürünü almama rağmen çocukluğumdan beri babamın toprağı beni hep çekerdi. Türkiye’ye ilk geldiğim gün buralara ait olduğumu hissettim. Çok güzel bir ülkede yaşıyoruz. Buranın insanını, doğasını yani her şeyini çok seviyorum. Duygu yoğunluğunu çok derin yaşayan bir toplumuz bu yüzden Türkiye’de şarkı söylemeyi çok seviyorum. Ben tüm duygularımı şarkılarımla ifade ediyorum. Türkiye’deki dinleyicilerime de bu duygularımı aktardığımı düşünüyorum. Müziğe bu ülkede başladım ve Allah’ın izniyle burada da bitireceğim.
İngiltere’de Müzikal Tiyatro üzerine eğitim gördünüz. Neden eğitimini aldığınız alan olan tiyatroda ilerlemediniz?
Sezen Aksu bir gün Haldun Dormen’e, ‘Işın müzikal tiyatro eğitimi aldı. Neden oynatmıyorsun?’ diye sormuştu. Sevgili Haldun Bey de ‘Bu kızın sesi müzikale bir beden büyük’ demişti. Ben bu söze bir süre alınganlık yapmıştım ama daha sonra anladım ki iltifat etmiş. Türkiye’de hiç tiyatro yapmadım ama İngiltere’de ‘Damdaki Kemancı’da yer almıştım. Tiyatro yapmayı çok istememe rağmen yoğun çalıştığım için vakit ayıramıyorum. Bir de zor bir süreç geçirdik ülke olarak. Yaşanan terör olaylarından çok etkilendim, canım yandı, biraz da içime kapandım aslında. Bu dönemde toplum olarak birlik ve beraberlik içinde olmamız son derece önemli. Huzur ve barış içinde referanduma gitmemiz en büyük dileğimdir. Referandum sürecini geçirdikten sonra ülke olarak çok daha iyi ve ileri bir noktaya geleceğimizi düşünüyorum.
Müzik yaşamınıza öğrencilik yıllarında girdi. Profesyonel anlamda ilk sahne deneyiminizi ne zaman yaşadınız?
Annemin restoranında ilk sahne deneyimimi yaşadım. O günden sonra da bir daha hiç sahneden inmedim. Henüz 17 yaşındayken annemin doğum gününde, utangaç bir şekilde sahnede şarkı söyledim. Hatta orada beş yıldızlı bir otelin müdürü bana sahne almam için teklifte bulundu. O gece yaşadıklarımı hiçbir zaman unutamam.
Yıllarca sahnede olmanıza rağmen ilk albümünüzü 2001’de çıkardınız. Albüm için neden bu kadar beklediniz?
Bu kadar beklemeyebilirdim aslında ama sevgili Orhan Gencebay benim daha fazla pişmemi istedi. Annemin de çocukluk arkadaşı olan Orhan Bey bana 19 yaşındayken ‘Kurtlar sofrasına oturmayı planlıyorsun ama kurtlar tarafından yenmek istemiyorsan, öncelikle onlarla savaşmayı öğrenmelisin’ diyerek beni müzik dünyasına hazırladı. Uzun bir süre vokalist olarak çalıştım ve doğru zamanda da ilk albümümü çıkardım. Her şeyin bir zamanı var buna çok inanan biriyim. Hayatımda çok hatalar da yaptım ama şer olarak yaşadıklarımda hayır arayan biriyim. Müzikte hiç pişmanlığım yok. Özel hayatımda yaşadığım tüm pişmanlıklarım ise bana tecrübe olarak geri dönmüştür. Kimseye küs de kalamam. Örneğin, sevgili Demet Akalın’la 1.5 sene konuşmamıştık. Sonra annemin hastalığında beni aradı. Ben de katıldığı televizyon programında giydiği kıyafetin ona çok yakıştığını belirten bir mesaj attım ve barıştık. Hatta daha sonra neden küstüğümüzü bile hatırlayamadık. Demet’i gerçekten çok seviyorum. Çok özel bir kadın. İkimiz de büyüdüğümüz için zaten artık kavga da etmiyoruz….
Türkiye’nin en güçlü seslerinden birisiniz. Bugüne kadar çok başarılı işlere imza attınız. Müzik kariyerinizde hedeflediğiniz noktada mısınız?
Yolum daha çok uzun. Yapacak çok şeyim var. Benim hayat misyonum, müziğimle insanların yaşamına renk katmak. Umarım son nefesime kadar müziğe devam ederim.
Türk popuna gönül vermiş bir sanatçı olarak, pop müziğin geldiği noktayı siz nasıl görüyorsunuz?
Çağ ve teknoloji geliştikçe müzik zevklerimiz de değişiyor. Mesela ben arabesk ve Türk Sanat Müziği albümlerimi değerlerimizi unutmamak için yaptım. Bu müziklerle büyüdüğüm için değerlerimizi günümüze taşımak istedim. Türkiye’de popüler müziğin öncüleri var. Demet, Gülşen, Hadise gibi isimler örneğin, daha popüler müzik yapıyorlar. Yaptıkları işlerle de yeni nesillere öncü oluyorlar. Ben bu sanatçıları başka bir kategoride değerlendiriyorum. Demet bana ‘o benim duayenim’ der. Şarkılarını ‘olmuş mu?’ diye bana dinletir örneğin. Funda Arar, Sertap Erener ve ben bu isimlerden daha farklı bir kategoride müzik yapıyoruz. Eğleneceli şarkıları seviyorum ama müziğin aşk tarafında olan bir sanatçıyım. Dünümü anlatan ama yarına ait şarkılar söylemeyi tercih ediyorum.
Yorumculuğun yanı sıra yapımcılığı da başladınız. Kendi müzik şirketinizi kurdunuz değil mi?
9 albümümü kurumsal müzik firmalarından çıkardım ama artık o tekele ait olmak istemediğim için kendi müzik şirketimi kurdum. Ülkede çok büyük satış rakamlarına ulaşan albümler çıkarmış biri olarak, bağımsız müzik yapmak istiyorum artık. Dünyaya da baktığınız zaman en prestijli müzik ödüllerini özgürce ve bileğinin hakkıyla müzik yapan sanatçılar kazanıyor artık. Eskisi gibi büyük firmaların tekelinde olan sanatçılar almıyor bu ödülleri. Müzik evrensel olmanın yanı sıra kavgalardan uzak bir dünya da sunuyor insanlara. Ama ne yazık ki artık burada da manipülasyonlar yapılmaya başlandı. Bu da bazılarının haksız kazanç sağlamasına yol açıyor.
Bu manipülasyonlarla ilgili geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapmıştınız…
Bugünün müzik dünyasında çok tıklananlar çok konsere gidecek veya ünlü olacak diye bir yanılgı var. Ancak bu işler böyle gitmiyor. Yeni isimlere her zaman destek olan bir sanatçıyım bunu beni takip edenler bilir. Bu yüzden açıklamamı kim üstüne alınyorsa onlar kendi savaşlarını verecekler. Bir çok müzisyenin de takip ettiği bir gerçek var ki, bazı videolar abartılı tıklanıyor. Bu da haksız rekabeti yaratıyor ne yazık ki. Avrupa’da böyle birşey yapamazsın. Bilişim suçudur bu. Bir videoyaya bakıyorsun 50 milyon tıklanıyor. Bizim nüfusumuz belli. Yeni çıkan bir ismin bu kadar büyük bir sayıda tıklanması kimse kusura bakmasın ama kendini kandırmaktır. Bu haksızlığı gidermek için de bir sanatçı olarak sonuna kadar mücadele edeceğim.
Sefa Cheshmberah ile ortak çalışmanızın ürünü olan ‘Sevmekten Anladım’ şarkısıyla sevenlerinizin karşısına çıktınız. Biraz bu çalışmanızdan bahseder misiniz?
Kardeşim Akın’la beraber patronu olduğumuz firma, Akış Prordüksiyon’un ilk çalışması bu. Şarkı çok sevildi, Sefa da çok başarılı bir yorumcu gerçekten. Allah vergisi bir yeteneği var Sefa’nın. Onun müzik yolculuğunda bende destek olmaya çalıştım.
Yeni bir albüm çalışmanız var mı?
Bu yaz biri İngilizce olmak üzere iki single çıkarmayı planlıyorum. Solo çalışması da yapacağım daha sonra. Bunun için de Eylül’de 2 aylık bir prova sürecim olacak. ‘Alakustik’ isimle bu çalışmamda müzisyenler canlı kayıt yapacak. Çok nefes alan ve yaşayan bir albüm olacağını düşünüyorum.
Genel Yayın Yönetmeni/İmtiyaz Sahibi