Yönetmenliğini Levent Üngör’ün yaptığı “Mevsim Çiçek Açtı ”da başrol oynayan İzmir’li Ecem Çalık’la Alsancak’ta buluşup, filme dair sohbet ettik.
Öncelikle Feriha Ecem Çalık kimdir? Kendinden bahseder misin?
1989 İzmir doğumluyum. Kalabalık bir ailenin kızıyım. Çocukluğum Güzelbahçe’de geçti. Lise eğitimimi İzmir’de tamamladıktan sonra, üniversite için Kıbrıs’a gittim. Lefke Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde 2 yıl eğitim gördükten sonra oyunculuk eğitimi almak istedim ve okuldan ayrıldım. İzmir’de Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde Oyunculuk eğitimimi tamamladım.
Müjdat Gezen’in Sanat Merkezinde eğitim aldın; peki, Müjdat Gezen’den ders aldın mı?
Müjdat Hoca’nın zaman zaman derslerimize ziyaret amaçlı geldiği olurdu, ders olarak değil de daha çok onun oyunculuk ve yaşam tecrübelerini anlattığı bol sohbetli zamanlar geçirirdik.
Filmin kadrosuna nasıl seçildin?
Başka bir dizi için İstanbul’a görüşmeye gitmiştim, o iş son anda iptal oldu. Başka bir proje için Yavuz Bingöl ile Kerem Alışık’ın yapım şirketlerine cast görüşmesine gittim. Yavuz Bingöl, babamın ve halamın çocukluk arkadaşıdır aynı zamanda. Ama yıllardır görüşmemişler. Onları tekrar buluşturmuş oldum arkadaşlık olarak. Bu güzel tesadüfle Yavuz Bingöl beni karşılamış oldu İstanbul karmaşasında. Filmin yönetmeni ve senaristi Levent Üngör o günlerde Yavuz Bingöl’e “Mevsim Çiçek Atçı’nın senaryosunu yollamış. Yavuz Bingöl’de beni önermiş. Levent Üngör Almanya’da yaşadığı için biz internetten görüntülü konuşma ile tanıştık. Deneme amaçlı bir kayıt çektik, beğenildi. Ben de kadroya bu şekilde seçilmiş oldum.
Bu filmde oynamak senin için bir şans mı?
Evet, ama ben bu şansı kendim yarattım diyebilirim. İzmir- İstanbul arasında projeler için gidip geldim, kaç defa gittiğimi sayamam. O kadar çok çabalayıp, istedim ki; bir şeyi çok isteyip üzerine gidince, vazgeçmeden isteyince oluyor. Bu düşüncem sadece bu sektörle ilgili değil; eğer bir insan büyük bir holdingde yönetici olmak istiyorsa, çok çalışıp ve hayalinin peşinden gidecek. Bu önce kişinin kendi hırsıyla, isteğiyle alakalı… Şöyle bir kural var bu sektörde; önce siz işin peşinden koşuyorsunuz, sonra iş sizin peşinizden koşuyor.
“Mevsim Çiçek Açtı” Oynadığın ilk sinema filmi, senin için Yavuz Bingöl, Kerem Alışık, Onur Şan, Mehtap Bayrı, Turgay Tanülkü, Deniz Oral, Mehmet Özgür, Ertuğrul Karakaya, Şule Cengiz, Hüseyin İlker gibi tanınmış oyuncularla oynamak heyecan verici olmuştur. Heyecanın dışında duygu ve izlenimlerin neler oldu?
Heyecan vardı elbette bunun dışında, bir bilinmezlik vardı. Kendime güveniyordum, bu işi mutlaka başaracağımı biliyordum ama kadrodaki diğer usta oyuncuların bana nasıl davranacaklarını bilmiyordum. Bir hata yaptığımda nasıl karşılarlar diye düşünüyordum. Bu da beni biraz kaygılandırmıştı. Ama Almanya’ya gidip, film çekimleri başladığında, onları da tanıyınca rahatladım. Hepsi bana çok destek oldu. Bir aile gibi olduk.
“Mevsim Çiçek Açtı” nasıl bir hikâye?
“Mevsim Çiçek Açtı” son dönemlerde üzerine çok konuşulup çözümler üretilmeye çalışılan ‘kadına şiddet’ temalı bir proje. Ben filmde “Çiçek” karakterini canlandırıyorum. 15 yaşında görücü usulü evlendirilmiş, çocuk yaşta çocuk sahibi olmuş, kocasından şiddet gören bir kadın. Üstelik ailesinden çok uzakta Almanya’da. Çiçeğin hayata tutunma sebebi kızı “Mevsim”dir. Bingöl’den Almanya’ya uzanan hayat mücadelesi. Filmin öyküsünün altında daha da geniş bir şey var, Almanya’da yaşayan Türkleri anlatıyor, çocuk gelinleri anlatıyor. Çocuk gelinler biliyorsunuz toplumumuzun en büyük sorunlarından birisidir. Bu filmde birçok farklı karakterin farklı hayatlarına da tanık olacak insanlar.
Film festivale gidecek mi?
Sanırım gidecek, görüşülüyor ama net değil henüz.
Bundan sonra seni başka sinema filmlerinde görecek miyiz?
Görüşmekte olduğum başka projeler var ama kesinleşmediği için söylemem doğru olmaz. Bundan sonrası için oyunculuk alanında ilerleyebileceğim kaliteli projelerde yer almak isterim. Umarım iyi bir başlangıç ve uzun ömürlü bir yol olur. Daha çok eğitimimle ilgili planlarım var aslında.
İstanbul’a yerleşme fikrin “Mevsim Çiçek Açtı” ile mi oldu?
Hayır, İstanbul’a yerleşmem, Yavuz Bingöl’le tanışmam ile bir oldu. Bazı projeler vardı onlar için İstanbul’a yerleşmiştim zaten.
İzmir’den sonra İstanbul’da yaşamak zor oldu mu?
Evet, adapte olmak çok zor oldu. Keşmekeş var, aileye özlem var, İzmir, çok sıcak çok samimi geliyor bana. İzmir’den sonra İstanbul’da her şey emanet gibi sanki…
İş dışında neler yapıyorsun?
Latin danslarına meraklıyım. Rumba, salsa, bachata ve flamenkoyu seviyorum. Tenis oynamayı ve sörf yapmayı seviyorum. Bir de şarkı söylüyorum. En tiz kadın sesine (koleratür soprano) sahibim. Ama gerektiğinde kalın ses de çıkartabiliyorum.
Bildiğiniz gibi dergi ve web sitemiz Güzelyalı ile Güzelbahçe arasındaki bölgeyi kapsayan bir yayın. Sizin bu bölgede gezi, eğlence veya alışveriş için tercih ettiğiniz yerler var mı?
Güzelbahçe, doğup büyüdüğüm yer olduğundan benim için çok özeldir. Her sokağında farklı bir anım var. Annemle babamın da tanıştıkları yer orası. Halam hala orada oturuyor. Ben de İzmir’e geldiğim zaman sık sık gidiyorum, çok seviyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=yArQDSJM4Mc
Genel Yayın Yönetmeni/İmtiyaz Sahibi