Yüksek Sadakat: “Yaptığımız müzik doğuyla batının birleşimi.”

“Rock’ın özelliğini bozmadan, Türkçe sözlü, içinde bizden unsurlar bulunan bir müzik yapıyoruz.”

 

Türkçe sözlü rock müzik gurubu Yüksek Sadakat’ın bas gitaristi ve şarkı yazarı Kutlu Özmakinacı ile konuştuk. “Belki üstümüzden bir kuş geçer” denilince şüphesiz çoğumuzun aklına gelen Türk rock grubudur Yüksek Sadakat.  Mart ayında piyasaya çıkacak olan yeni albümün kayıt çalışmaları arasında konuştuğumuz Kutlu Özmakinacı yaptıkları müziği, hedeflerini, planlarını Narlıdere Life için anlattı.

 

Bir araya gelme fikri nasıl oluştu? Arkadaş mıydınız önceden?

 

Hayır arkadaş değildik. Bir araya gelme fikri aslında pek çok grupta olduğu gibi kendi yakın çevremizdeki müzisyenlerin dostlar, arkadaşlar ya da ortak tanıdıklar aracılığıyla projeye davet edilmesiyle oluştu. Projeyi ben 90’lı yılların ortasından itibaren başka isimlerle yürütüyordum. Birkaç isim değişikliğinden sonra en son Yüksek Sadakat ismini aldık. Grup arkadaşlarımız:

Kutlu Özmakinacı – Bas Gitar

Selçuk Sami Cingi – Vokal & Gitar

Serkan Özgen – Gitar

Uğur Onatkut – Klavye

Sefa Deniz Alemdar – Davul

 

Yaptığınız müziği nasıl tarif edersiniz?

Aslında genel başlık altında Türkçe sözlü rock müziği yapıyoruz denilebilir. Ben Türk rockı yapıyoruz demeyi de tercih ediyorum. Kendi yapısal bünyesinde bizden unsurlar bulunan, fakat rock özelliğini de kaybetmeden ortaya çıkan hibrit, eklektik ama kendi içinde ikisinin karışımının dışında üçüncü bir şey olmayı becerebilen, doğu ve batının bir araya gelmesinin sonucunda ortaya çıkan yeni bir şey olarak tarif etmeye çalışıyoruz.

 

Üçüncü albümünüz olan “Renk Körü” nü, 2011’den sonra geçtiğimiz yıl bir single çalışmanız oldu, yeni bir albüm hazırlığı var mı? 

 

Evet var. Bahsettiğiniz bu singledan sonra arkasından ikinci bir single daha geldi o da şu sıralar radyo ve televizyonda kendini göstermeye başladı. Bu iki şarkı Mart ayında piyasaya çıkarmayı planladığımız albümümüzün iki single parçası olacak. Bu aralar da yeni albümümüzün kayıtları için sütüdyodayız.

 

2011 yılında Eurovision Şarkı Yarışması’nda ülkemizi temsil ettiniz.  Yarışmanın size olumlu ve ya olumsuz etkileri neler oldu?

 

Olumlu etkileri; her şeyden önce böyle bir deneyimi yaşamak iyi bir şey…  Yurt dışına gidiyorsunuz orada birçok müzisyenle tanışıyorsunuz. Başka başka kültürleri daha yakından inceleme fırsatı buluyorsunuz. Pek çok ülkeyi dolaşıyorsunuz. Olumsuz tarafı var mı derseniz mutlaka var; Türkiye’de Eurovision’a katılmanın sıkıntılı bir durumu var çünkü Eurovision algısı zaten sıkıntılı. Bunu bir futbol maçına çevirmiş durumdayız, tarihsel geçmişimizden gelen bir takım ezik durumlar sebebiyle… Sanki yarışmadaki başarı ya da başarısızlık ülke olarak bizim başarı ya da başarısızlığımızın küçük bir modeli gibi ele alınıyor. Hâlbuki dünyada algısı bu şekilde değil. Yarışma Avrupa Yayın Birliği’nin düzenlediği ve kültürlerin bir araya geldiği müzik festivali diyebiliriz. Çok da ön planda değil zaten.

 

1-Yaptığınız müzik dışında farklı bir tarzda şarkı söylemeyi denediniz mi/düşünür müsünüz? 

 

Bana soruyorsanız Kutlu Özmakinacı olarak, ben hep böyle şeyleri zaten düşünürüm, denerim. Yüksek Sadakat’tan sonraki bir diğer projem olan Sibel Kutlu ve Esas Çocuklar albümünde bir tane şarkı söyledim. Etnik müziği zaten her zaman çok önemsemişimdir. Her türlü etnik müziği, kendimizinki dâhil…

 

2-Geçtiğimiz Eylül ayında İzmir’de lösemi hastası çocuklar için bir konser verdiniz. Sosyal sorumluluk adına yeni projeleriz var mı? 

 

Genel olarak böyle sorulara olumlu cevap veriyoruz. Eğer bize böyle teklifler geliyorsa ki, ufak tefek şeyler oluyor her zaman. Bazen kamuoyunun haberi oluyor bazen de olmuyor.  Biz elimizden geldiği kadar her türlü sosyal sorumluluk projesine destek vermeye çalışıyoruz.

 

3-Beş kişilik bir grupsunuz çalışmalarınızda anlaşmazlıklar, fikir ayrılıkları olmuyor mu?

 

Her zaman oluyor. Her grupta da olur. Bunları her grup kendi kimyası içinde çözer, çözemezse zaten ya dağılır, ayrılanlar olur grup devam eder. Bizimki de buna benzer bir şey. Biz zaman zaman oluşan fikir ayrılıklarını çözebildiğimizi düşünüyoruz. Müziği yaparken demokratik bir ortam yaratmaya çalışıyoruz. Fikirlerin mümkün olduğu kadar hayata geçirilmesi için öncelikle herkes tarafından dinlenilmesi ve toplu olarak grup tarafından değerlendirilmesi gibi bir üretme pratiğimiz var. Müziğin ortaya çıkarılma noktasında herkes fikrini söylüyor. Bunlar bazen sizin de sorduğunuz gibi fikir ayrılıklarına dönüşebiliyor. Ama bunlar Yüksek Sadakat için temel kırılma noktaları değil.

 

Gurubu bir arada tutmak zor oluyor mu? Üyelerin değişikliği bütünü nasıl etkiler sizce?

 

Müzik yapan her türlü grup Türkiye’de zor bir şekilde yürüyor çünkü bu oluşumların sürekliliği için temel teşkil eden ekonomik alt yapıyı sektör olarak oluşturmuş bir ülke değiliz. Bu manada en çok sıkıntılar yaşıyor gruplar. Ekonomik olarak devamlılık kazanamadıkları zaman maalesef grupları yaşatmak zor oluyor. Bizim için pek böyle olmadı. Biz daha çok farklı farklı sebeplerden eleman değişiklikleri yaşıyoruz ki ağırlıklı olarak da gruptan ayrılan arkadaşlarımız kendi solo işleri için ayrılıyorlar. Onun da altını çizmekte fayda var. Eski grup üyelerimizden Cemil de Kenan da malum birer solo albüm yaptılar. Üye değişikliği bütünü nasıl etkiliyor? Tümüyle etkiler; çünkü toplamda bunu bir kimya olarak düşünün, bir kişi gidip başka bir kişi geldiğinde o kimya yeniden oluşuyor. Ama bu süreçleri çalışarak, birlikte çalarak aşmanız ve birbirinize alışmanız gerekiyor. O yeni gelen arkadaşın gurubun içindeki fonksiyonunu, yerini buluncaya kadar da bunu yapmaya devam etmeniz gerekiyor.

 

Müzik ile ilgili çalışmaların dışında da birlikte vakit geçiriyor musunuz?

 

Evet geçiriyoruz. Çıkarız, yeriz içeriz, bazen tatile gideriz. Müzik yapmak için de hayatımızdaki en yoğun kişiler yine bizleriz. En yakın dostlarımız en yakın arkadaşlarımız yine grup arkadaşlarımız.

 

Sürekli çaldığınız bir mekân var mı?

 

Sürekli çaldığımız bir mekân yok. Tercih ettiğimiz bir şey değil çünkü.

 

İzmir ile ilgili konser takviminiz belli mi?

 

Henüz belli değil sanıyorum. Bu konuyu menajerimiz bilir. Bize genellikle anlaşmalar, sözleşmeler tamamlandıktan sonra bildirilir. Ben bazen hangi konsere çalmaya gittiğimi bilmeden giderim.

 

Gurubunuzdaki İzmirliler kimler? 

Benim sadece; Kutlu Özmakinacı.

 

Sizi seven İzmirli okuyucularımız için bir mesajınız var mı?

 

Biz de onları seviyoruz. Bizi sevmeye devam etsinler. Elimizden gelen en iyi müziği yapmaya çalışıyoruz, çalışacağız da. Yüksek Sadakat’ın hikâyesi devam edecek. İzmir’e geldiğimiz zaman da bizi seven İzmirli dinleyicilerimize tek bir mesajımız olur en temelinde; gelsinler birlikte müziği paylaşalım. Bizi yalnız bırakmasınlar. Biz de onlarla bu işi yapmanın zevkini hem yaşayalım hem de kendimizden yansıtıp tekrar onlarla paylaşalım.

 

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like
Devamını oku...

Reddedilme korkusu

Amerika’da bir üniversitede yapılan geniş çaplı bir araştırmaya göre ‘Reddedilmek’, ölümden bile daha çok korkulan ve baskısını hissettiğimiz…