Narlıdere’nin ayakta kalan en eski binası Kültürevi (Tarihi Cemevi)

Narlıdere’de yaşayan Türkmen Tahtacı Alevileri’nin gelenek ve göreneklerinin tanıtıldığı Müze ilgi görüyor.

 

250 yıllık bir geçmişi barındıran Alevi Türkmen Tahtacı aşiretlerinin titizlikle yaşatıp, kuşaktan kuşağa aktardığı gelenekleri Narlıdere Tarihi Cemevi’nde görebilirsiniz.

 

Narlıdere Belediyesi tarafından çevre düzenlemesi yapılan müze, daha sonra Büyükşehir Belediyesi’nin de katkılarıyla restore edildi. 5 Mayıs 2007 tarihinde ziyaretçilere açıldı. 2,5 kat ve dokuz odadan oluşan tarihi Cemevi’nde, 1800’lü yılların başlarında göçle gelerek Narlıdere’nin ilk yerleşimcileri olan Türkmen Tahtacıları’nın ibadet ve yaşam tarzları sergileniyor. Bölgedeki evlerden toplanan tarihi belgelerin ve yaşam tarzlarını yansıtan materyallerin yanı sıra aslına uygun olarak giydirilmiş 21 adet heykel yer alıyor.

 

Narlıdere (Yukarıköy) Narlı Mahallesinde bulunan tarihi Cemevi’ni ziyarete gelenler köy meydanında çay, kahve içip dinlenme imkânı da buluyor.

 

Narlıdere Kültürevi (Tarihi Cemevi) Yanyatır ocağının kurucusu ve piri olarak bilinen Çobanlı Aşireti’nden Durhasan Dede’nin (mezarı Adana Ceyhan ilçesi Durhasan Köyündedir) torunu olan Hızır Dede, obası ile 1800’lü yılların başında Narlıdere’de yerleşik hayata geçer.

 

Daha sonra ibadetlerini yerine getirmek için bir cemevi yapılmasına karar verirler ve diğer illerde yaşayan tahtacı aşiretlerine yardım için haber salarlar. Gelen yardımlar üzerine 1874 yılında bugün Kültürevi olarak bilinen Tarihi Cemevi’nin yapımına başlarlar.

 

Bina, adını kimsenin bilmediği Rum asıllı bir usta tarafından yapılmıştır. Kerestelerinin Antalya’nın Finike İlçesinin Gökbük Köyünden katırlarla getirildiği, salon taşlarının ise Malta’dan deniz yoluyla getirildiği bilinmektedir.

 

Yanyatır Ocağı diye de bilinen tarihi Cemevi Türkiye’deki Tahtacı Aşiretlerinin en büyük ve en kutsal iki ocağından birisidir. Diğeri de Aydın Reşadiye’de olan Emiroğulları Ocağı’dır. Cemevinin en önemli işlevi “Dara Durma (Baş Okutma)” da bilinen Sorgu Cemlerinin burada yapılıyor olmasıdır.

 

13. yüzyılda Anadolu’da “Ağaç Eri” olarak da bilinen tahtacılar 16. yüzyılda Osmanlı vergi nüfusu tahrir defterine Cemaat-ı Tahtacıyan olarak geçerler. Bu yüzyıldan sonra yerleşik hayata geçilen döneme kadar göçebe olarak dağları ve ormanlık alanları yurt edinerek ağaç işleri ile uğraşırlar. Ağaç işleme sanatının en iyi temsilcisidirler. Bu sanatın en güzel örneklerini Cemevi’nin üst katlarındaki tavan süslemelerinde görülür.

2002 yılında Narlıdere Belediye’si tarafından düzenlenmeye başlanan, Narlıdere’ye ilk yerleşen Tahtacı Türkmen Alevilerinin 1874 yılında büyük emeklerle kurdukları, inşa ettikleri, ibadetlerini yapıp kültürlerini yaşadıkları Cemevi o günleri yaşatan, o günden bu yana kültür birikimlerini günümüze kadar taşıyıp sergileyen tarihi bir “anıt” haline getirildi.

Cemevi’nde bulunan bölümler:

Semah

Semah Alevi inancında bir ibadet bölümüdür. Kişinin sözlerle ifade edemediği duygularını hareketleriyle ifade ederek, tanrı ile bütünleşmesidir. Alevi inanışına göre semahların, Kırklar Cem’inden geldiğine inanılır. Bir başka inanışa göre de Orta Asya Şaman ve diğer Uzakdoğu inanç kalıntılarını taşır. Semah’ta gezegenlerin güneş etrafında dönüşü simgelenir. Dede güneşi, semah dönenler ise gezegenleri temsil eder. Semah dönerken ellerin yukarı kalkması gök tanrıya, ellerin yere uzanması yer tanrıya olan inancı ve tapınmayı, ayakların yere vurması kötü ruhların kovulmasını anlatır. Ellerin göğse çapraz getirilmesi ve açılması tüm insanlığı kucaklamayı, sevgi dağıtmayı simgeler. Dairesel dönüşler bir gülün açılmasını, sevgi ve barışın pay edilişinin ifadesidir.

Cem odası

Cem, kelime anlamı olarak toplanmaktır. Hakka hakikate birlik ile varmaktır.

Cem hak adalet yeridir. Tanrının kul ile buluştuğu aşk ve sevgi meydanıdır. Kulun kendisini arıtma ve ifade etme yeridir. İnsanoğlunun renk, dil, din ve mezhep farklılıklarının olamadığı meydandır. İnsanın huzura kavuştuğu yerdir. Hayatın bütün süreçlerinden nasibini ve öğretiyi alma meydanıdır. Tanrının kul, kulun tanrısallaşması yani enel hak penceresidir.

Kütüphane

Alevi inanç ve kültürüne ait her türlü bilgiyi içeren doküman ve kaynağın bulunduğu bölümdür.

Ağaç kesim ve tarım aletleri

“Tahtacı”; göçebe olarak ormanlık ve dağlık alanlarda yaşayan Türkmen Alevileri’nin yaptıkları işten dolayı aldıkları isimdir. Bu mekânda o döneme ait ağaç kesi, dokuma ve tarım aletlerini görmeniz mümkündür.

Mutfak odası

Günlük yaşamda mutfak araç gereci olarak kullanılan eşyaların görülebileceği bir odadır.

Çeyiz odası

Çeyiz odası Narlıdere’ye özgü giyim kuşamın, Tahtacı Türkmen Alevileri’ne özgü olan “Değire”lerin orijinal çeşitlerinin sergilendiği, o döneme ait olan el işlerinin, nakışların sergilendiği odadır.

Fotoğraf odası

Bu oda Narlıdere’yle ilgili fotoğrafların bulunduğu Nostaljik bir sergi mekânıdır. Sergide Narlıdere’nin gelenek ve göreneklerini, o dönemde dedelik yapmış önemli şahsiyetlerin fotoğraf ve öz geçmişlerini görebilirsiniz.

 

Mezar odası

Ölü gömme geleneği, Orta Asya şaman kültürünün yansımasıdır. Öldükten sonra yaşama inanıldığı için ölen kadınsa kefene sarıldıktan sonra düğün ertesi yapılan Baş Bağlama töreninde giydiği “Değire” giydirilir. Tabuta konulur. Tabutun içine yorgan, yastık, iç çamaşırları ve sevdiği özel eşyalar konulur ve başı süslenerek defin edilir.

 

Çilehane

Dört kapı aşamasından geçmiş vahdet-i vücut olmuş kişilerin Tanrı ile bire bir buluşması, dünyanın kötülük ve nimetlerinden arınması, zahiriden batini hale geçiş yeridir. Genellikle çilehaneler İnsan-i kâmil olmak için girilen mekândır.

Cemevi, haftanın her günü 09.00-12.00 ile 13.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.

ekran-resmi-2016-10-24-12-16-43

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like