Konservatuarda mezuniyet projemde UNESCO’nun Makbet’ini oynamıştık. Fakat o müzikalle komedi arasında bir oyundu. Gerçek anlamda bir Lady Makbet oynamak isterim.
Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı oyunculuk mezunu. Müzik hayatı boyunca dört albüm çıkarmış. Bunun dışında bu ara yıllara sığdırdığı single ve düetler de var. En son Ümit Besen ile yaptığı “Seni Unutmaya Ömrüm Yeter mi?” adım adım zirveye yerleşti. “Bu çalışma bana müzikal olarak bambaşka bir kapının aralanmasını sağladı.” diyen Pamela sorularımızı Narlıdere Life için yanıtladı.
Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bir hikayeniz var. Türkiye’de önce Ankara sonra İstanbul süreciniz başladı.
Annem Türk. Babam ise İngiliz asıllı Amerikalı. Annem babam ayrılınca ben annemle Ankara’ya geldim. Liseyi Ankara Atatürk Anadolu Lisesi’nde bitirdim. Dana sonra Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı oyunculuk bölümünü okudum. Okul yıllarımda çeşitli gruplarda sahne almaya başladım.
Müzisyen kimliğiniz daha ön planda ama sizin bir de oyunculuk kimliğiniz var. Birçok projede oyuncu olarak yer aldınız.
Herkesi memnun etmek gibi bir düşüncem yok. Aslında hayatımda müzikte oyunculukta hep vardı. Birine fazla ağırlık vermiyorum. Oyuncu olarakta hoşuma giden projelerde yer alıyorum. Dizi ve sinema oyunculuğundan daha çok tiyatro benim hoşuma gidiyor. Geçen yıl başlayan Tiyatro Şen Ay ile yaptığım “Aşk Listesi” isimli oyunu ile bu yıl da sahnede sergiliyorum. Onur Şenay ve Ümit İlban ile iki perdelik komedi oyununda oynamaktan büyük zevk alıyorum. Ben genelde oyunculukta da müzikalleri seviyorum. Ülkemizde bugüne kadar yapılmış olan büyük müzikallerin hepsinde oynadım. Fakat günümüzde artık çok fazla müzikal yapılmıyor.
Lise ve üniversite zamanlarında Ankara’da müzik grubunuz vardı. Bu grupla sahne alıyordunuz. İstanbul’a gelip bir albüm yapma süreciniz nasıl başladı. Bu sürece başlarken sizi destekleyen birileri oldu mu?
Benim zaten planlarımda İstanbul’a gelmek vardı. Konservatuarı bitirince ben İstanbul’a gideceğim diye plan yapmıştım. 1998 yılında apar topar bir müzikal proje için İstanbul’a geldim. Okan Bayülgen, Fikret Kuşkan gibi isimlerle bu müzikalde oynadım. Müzikalde oynamamın nedeni ise ben hem dans edip hem şarkı söyleyebilen hemde oyunculuk yapan biri olmam her zaman benim önümü açmıştır. İstanbul’a geldiğim süreçte müzik anlamında destek olan kimse olmadı.
İstanbul’a geldikten sonra müzik hayatınızda da hızlı bir ilerleyiş söz konusu oldu. Bugüne kadar dört albüm yaptınız.
2003-2004-2006-2010 yıllarında albüm çıkardım. Bunun dışında bu ara yıllara sığdırdığım single ve düetler de var. En son Ümit Besen ile yaptığım “Seni Unutmaya Ömrüm Yeter mi?” müzikal olarak bambaşka bir kapının aralanmasını sağladı. Böyle büyük bir başarı beklemiyordum. Şarkı adım adım zirveye yerleşti ve bu sene bu tarzın yeniden popüler olmasını sağladı. Şimdi bu işin başarısı ile konserlere yöneldik. Ayda en az 10 konser veriyorum. Bir taraftan tiyatro… İnanılmaz bir yoğunluğun içerisindeyim. Ayrıca yeni şarkıların çalışmaları da devam ediyor.
Özellikle oynamak istediğiniz sinema ya da tiyatro da bir karakter var mı?
Lady Makbet oynamak isterdim. Aslında konservatuarda mezuniyet projemde öğrenciyken oynadım. Bizim o dönemde oynadığımız UNESCO nun Makbetiydi. Dolayısıyle absürt tiyatro olduğu için müzikalle komedi arasında bir oyundu. Bİldiğimiz klasik Ladya Makbet değildi. Gerçek anlamda bir Lady Makbet oynamak isterim.
Sizin beğendiniz ve başarılı bulduğunuz oyuncular var mı? Yoğun temponuzdan takip etme imkânınız oluyor mu?
Yeni dönemde çıkan birçok oyuncuyu başarılı buluyorum ve çok iyi oyuncularımız var. Fakat tiyatroda başarılı olan bir oyuncu bazen ekranda bunu yansıtamıyor. Ekran oyunculuğu ile tiyatro oyunculuğu gerçekten çok farklı. Nejat işler, Serkan Keskin, Fikret Kuşkan başarılı bulduğum oyunculardandır.
Dünya müzik sektörü ile Türkiye müzik sektörünü kıyasladığınız zaman durumu nasıl değerlendiriyorsunuz.
Nerdeyse ülkemizde şu an müzik sektörü bitmek üzere ve gün geçtikçede daha kötüye gidiyor. Maalesef artık doğru düzgün yapımcıda kalmadı. Çıkan yeni şarkılar ve sanatçılar arasında da kayda değer bir şey olduğunu düşünmüyorum. Artık ülkemizde sıfırdan yeni birinin çıkıp bir başarı yakalaması imkânsız. Bir ara alternatif müziğin çok patladığı bir dönemde herkes müzik dinliyordu. Ama oda yok oldu artık. Hep bir pop hep bir cıstak cıstak durum var. Buda kalıcı olmuyor. Türkiye’nin müzikteki dezavantajı ise yapılan müziği sadece kendi içinde satıyorsun. Dünya müziği yapmıyoruz. Buda bizim sektörün gerilemesine neden oluyor. Örneğin dünya müziği yapan sanatçılar için büyük prodüksiyon ekipleri çalışıyor. Bir şarkı yazmak için 15 kişi çalışıyor. Türkiye’de ise her zaman bizim işler Hallederiz Abi mantığıyla yürüyor. Bu yüzden de başarı yakalayamıyoruz.
Günlük hayatta kimleri dinlersiniz? Yâda başarılı bulduğunuz müzisyenler var mı?
Tabiki de çok başarılı müzisyenlerimiz var. Peyk, Duman, Mor ve Ötesi, Manga, Özlem Tekin, Şebnem Ferah, Teoman gibi birçok isim kaliteli müzik yapıyor. Örneğin; Peyk Türkçe blues yapan en iyi grup. İnanılmaz başarılı bir grup ama kimse bilmiyor. Son zamanlarda youtube üzerinden yayınladıkları orijinal işlerle de Sena Şener gibi kıymetli genç arkadaşlarımız aramıza katılmaya başladı. Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları projesi… Son yıllarda yapılmış en iyi çalışmalardan biridir. Ben de orada “Uçmak İstiyorsan” isimli şarkıyı seslendirdim ve proje 2016 Haziran ayında bu şarkı ile youtube üzerinden dinleyiciye ulaştı.
Müzik serüveninizde size destek olanlar oldu mu yoksa tesadüf eseri mi gelişti her şey.
Yapımcı ya da müzisyen desteği almadım. Benim hayatımda bu süreç hep spontone gelişti. Teoman’ın vokalisti olmamda çok tesadüfi gelişti. Hayatımda hiç kİmseye vokalistlik yapmadım, hep bir grubun solisti olmuştum. Fakat Teoamana vokalistlik yaptım.
Oyunculuk mu? Müzik mi? Hangisi sizi daha çok mutlu ediyor.
İkisi de birbirini çok besliyor. Ben kaliteli iş yaptığım zaman mutlu oluyorum. Fakat oyunculuk açısından Tiyatro her zaman beni mutlu eder. Tiyatro daha organik ve yaşayan bir şey… Seyirci ile temas kurup enerjilerini alabiliyorsun. Buda beni mutlu ediyor.
Yabancı oyunculardan beraber oynamak istediğiniz oyuncular var mı?
Edward Norton, Juliette Lewis, Robert Downey…
Yabancı bir müzisyenle düet yapsanız kim olurdu.
Farrell ile bir şeyler yapmak isterdim. Farrell dünyanın müzik soundunu belirleyen en etkin kişilerden biridir. Farrell hem iyi bir sanatçı hem iyi bir prodüktördür.
Moda ile aranız nasıl?
Marka takıntısı olan birisi değilim. Kendi stylingimi kendim yaparım. Benim için moda beğendiğim bir şey olması. Ama bu benim için çok pahalı bir marka da olabilir ya da terkostan alınmış bir parçada olabilir. Aldığım her parçayı kendime göre uyarlarım. Türkiye’de çalıştığım bir modacı yok. Ya da ilgimi çekmiyor. Çünkü kendi tarzımı kendim yaratıyorum. Birçok kostümümü kendim yaratırdım ve annemde dikerdi. Benim stylingimi kimse yapamaz yaparsa mutsuz olur.
Aşk’a inanıyor musunuz?
Tabiki inanıyorum. Ben bir aşk kadınıyım. Benim ilişkilerim hep uzun sürmüştür. Aşk insanda bir sürü duyguyu yükseltirken birçok şeyi de boş verdirtiyor. Şu an aşk hayatımda kimse yok. Aday bile yok. Ama olsun çok istiyorum.