Birçok medeniyete ev sahipliği yapan, adını ise bölgede yetişen eşsiz bir bitki olan safrandan alan Karabük’ün turistik, güzeller güzeli ilçesi Safranbolu. Sahip olduğu olağanüstü güzellikte tarihi evleriyle 17 Aralık 1994’ten beri Dünya Miras Listesi’nde yerini özenle koruyan bir ilçemiz.
Bilenler iyi bilir, Karabük’ün Safranbolu ilçesi, tarihi evleri ve bitkisiyle ünlüdür. İsmi öncelikle bölgede yetişen ve nadir bir bitki olan safrandan geliyor. İlaç, gıda ve kozmetik sanayisinde kullanılan safran, dünyanın en pahalı baharatlarından… Ayrıca kendi ağırlığının 100 bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilme özelliğine sahip ender bitkilerden. Yarım kilo safranın, 80 bin safran çiçeğinden elde edilmesi fiyatı konusunda belirleyici oluyor.
İlçe merkezinde 18 ve 19.yüzyıl başlarında yapılmış olan yaklaşık 2 bin geleneksel Türk evi bulunuyor. Safranbolu evlerinin yarısı yasal koruma altına alınmış. Bu evler genellikle tarıma elverişli olmayan yamaçlara, çevreye ve komşulara saygılı bir biçimde, birbirinin manzarasını ve güneşini kapatmayacak bir şekilde inşa edilmiş. Genel de 3 kattan oluşan Safranbolu evleri 6 ila 8 odalı, geniş hacimli, konaklayanların ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanmış. Odaların her biri, bir çekirdek aileyi barındırabilecek tüm unsurlara sahip bağımsız birimlerden oluşuyor. Her odada, eski zamanlarda hamam olarak kullanılan, şimdilerde yüklük adı verilen dolaplar, ocak ve sedirler bulunması sizi alıp tarihe doğru bir yolculuk yaptırıyor. Bu evlerin, daha doğrusu konak tabir edilen evlerin işlemeli ahşap tavanları ise müthiş emek ve el işçiliği ile yapılmış, aynı zamanda ahşap olması bakımından sağlıklı da… Odaların büyüklüğüne göre sayıları değişen dar ve uzun pencerelerde “muşabak” adı verilen ahşap kafeslerden baktıkça insan kendini eski zamanlarda buluyor. Evlerin bazılarında serinlik vermesi ve yangından korunması amacıyla yapılmış olan havuzlar bulunuyor.
SEYİR TERAS TÜRKİYE’DE TEK
Safranbolu’da gezilecek yerler arasında, özellikle Seyir Terası görmeye değer bir güzellik. 11 metre genişliğinde ve yerden 80 metre yükseklikte yapılmış olan teras, Türkiye’de ilk ve tek olma özelliğini taşıyor. Tabanı camdan yapılan, 75 ton ağırlığı taşıyabiliyor. Teras uçurumda inşa edildiği için üzerinde gezinmek oldukça heyecan verici. Özellikle gün batımı saatlerinde burada olmanızı ve o manzarayı görmenizi öneririm.
Bunun yanı sıra, 6 kilometrelik uzunluğu ile Türkiye’nin en büyük beşinci mağarası olan “Bulak Mencilis Mağarası” ise görülmeye değer. Bunun için 150 basamaklı merdivenleri çıkmak gerekiyor tabi. Yaz-kış sıcaklığı 15 derece olan mağaraya girince sizi 65 ila 200 milyon yıl öncesine uzanan etkileyici renklerdeki şahane damlataş, sarkıt dikitleri ve sütunlar karşılıyor. Mağaranın içinde bulunan Horasan harcı kalıntıları mağaranın eski bir yerleşim merkezi olduğuna dair önemli bulgulardan.
Safranbolu’da nereye adım atsanız “Konak” olarak inşa edilmiş oteller, restoranlar var. Enfes Safranbolu lokumları var ise mutlaka tadılmalı! Eski şehrin meydanında bulunan otellerde konaklamayı tercih ederseniz, meydandan birkaç adım attığınızda sanki yüzyıllar öncesinin Osmanlı kasabasına varıyorsunuz. Bu tarihsel yolculuğu yaşamak gerekir.
Safranbolu’ya gelenlere, “piruhi” (süzme yoğurtlu mantı) den mutlaka tatmasını tavsiye ederim. Bölgeye ait diğer lezzetlere gelince; cevizli yaprak helvası, “bükme” denilen ve ıspanaktan yapılan pidesi, Selçuklu usulü safranlı zerde, şehzade pilavı, safranlı pilav ve yanında tabi ki dünyaca ünlü Safranbolu lokumunu tatmadan dönmeyin derim.