Bir Tavsiyem Var

Aylardan şubat. Kışı uğurlamanın, baharı karşılamanın telaşındayız…

Ege’de varlık göstermenin neticesinde, hep Ege’den öneriler ile buluşuyoruz her sayıda. Bu sayıda yaptığımız bir istisna çok mühim deneyimlere tanık olmanıza neden olacak. Doğu ekspresini anlatmanın tarifsiz heyecanını taşıdığımı belirtmem şart!

Bu deneyim; bir mekân değil, 26 saatlik bir yolculuk, bir serüven. Son iki yıldır en çıkılası yolculuklar arasında en başta geliyor – muş. Bunu çıkınca anladım. Kalkış noktası Ankara, varış noktası Kars olan bu serüvende en güzel şey iki şehir arsında yaşanan 26 saatlik yolculuğun bize bıraktığı çok kıymetli anılar.
Her akşam saat: 18:00da Ankara’dan kalkan Doğu Ekspresi treni Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Erzincan ve Erzurum’a uğrayarak son durak olarak Kars’a varıyor. Tam 5 şehir, 52 durak bırakıyorsunuz arkanızda.

Özellikle Erzincan ve Erzurum garlarında çocuklar karşılıyor sizi, uzunca bir süre el sallıyorlar. Eğer yanınızda fazla yiyecek içecek var ise ince uzun camdan kolunuzun yettiğince ikram da edebiliyorsunuz.
Ankara – Kars arası yaklaşık 1.300 km. Toplamda 2 bin kilometrelik bir demir yolu… Memleketin bir ucunu ötekine bağlıyor. Aslında bu hat 70 yıldır var. Ama son iki yıldır patlama yaptı diyebiliriz. Kış aylarında bilet, yataklı vagon bulmak neredeyse imkânsız. Doğu Ekspresi özellikle sosyal medyada bir akım oldu. Hal böyle olunca yolculuk macerası yolculuğa çıkmakla değil, bilet bulmaya çalışmakla başlıyor.

Sıcacık, samimi, nostaljik…

Odalar konusunda kişi sayınıza göre tercihte bulunabiliyorsunuz. Yalnız buradaki ayrıntı eğer rahat hissedip yolculuğun tadını çıkartmak istiyorsanız her şeyi kendiniz götürmeniz gerekiyor. Merak etmeyin, önce gözünüzde büyüse de o heyecanla çok çabuk yerleşiyorsunuz. Düzeninizi oluşturduktan sonra yolculuğun ve yolda olmanın tadını çıkartmak kalıyor geriye. Tabi yanınıza alacağınız dergi ve kitaplarda gecenin eşlikçisi manasında tavsiyemdir.
Eğer hava kapalı değilse erken kalkıp gün doğumunu mutlaka izleyin ve gün içinde de sadece manzaraya odaklanın. Benim yolculuğuma kar Erzurum’dan sonra başladı. İlk gördüğümde bir Egeli olarak çok heyecanlandım. Her yer bembeyaz. Tren camının sınırlı görüş mesafesi muazzam bir huzuru beraberinde getiriyordu.

Bu arada saat: 16.00’da Erzurum garında 7 dakikalık bir mola var, kapılar açılıyor ve inebiliyorsunuz. Eğer 15.15’te vagon görevlisinin yardımı ile Cağ kebabı sipariş ederseniz Erzurum gara vardığınızda kebabınız sizi bekliyor olacak.
Trenin neredeyse tamamı sizinle aynı amaçta yolculuk ediyor: tatil. Vagonlar akşam saatlerinde ve gece oldukça sessiz. Herkes kendi halinde fakat yolculuğun sabahında iletişimler gelişip derinleşince şarkılar söyleniyor, sohbetler ediliyor, anılar biriktiriliyor beraberce. Tabikî şart değil,  ama tercih ederseniz tren büyük bir aile samimiyetiyle sizi kucaklıyor. Hatta odanızı özenle tasarlayıp, yerleştirdiyseniz, fotoğraf çekilmek ve görmek için kapınız çalınabiliyor. Ve daha bir sürü tecrübe…
Ay ışığının altında süzülen Doğu Ekspresi’nde ilerlerken beni yoran her şeyi geride bırakıyorum. Rayların tıkırtılarıyla, görmediğim bir şehri hayal ederken, çok uzun zamandır düşlediğim şeyi gerçekleştirmenin mutluluğu sarıyor beni.

Ve final…

Kars’a vardığımda anlıyorum ki; yapı olarak memleketimin hiçbir şehrine benzemiyor bu şehir. Çünkü 1878-1918 arasında, tam kırk yıl Rusların elinde kalmış. Göz kamaştıran binalar, caddelerdeki yer sistemleri (ızgara) Rus’lardan yadigâr. Izgara sisteminde caddeler dümdüz bir çizgi üzerinde ilerliyor, diğer caddeleri de 90 derece kesiyor. Kars bembeyaz. Sanki bir masal ülkesi…

Yollar varmak içindir. Çoğu zaman, varış noktasına odaklanırız. Fakat Doğu Ekspresi bambaşka bir tecrübe… Varmak için değil yolda olmak çıkılması geren bir yolculuk.
Yollar varmak içindir. Çoğu zaman, varış noktasına odaklanırız. Fakat Doğu Ekspresi bambaşka bir tecrübe… Varmak için değil yolda olmak çıkılması geren bir yolculuk.

Yolların vesile olduğu unutulmaz anılar biriktirebilmeniz  dileğiyle..

Fotoğraf: FATİH TEZCAN

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like