İzmirli kadın başkanlardan 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü nedeniyle açıklama:
5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü dolayısıyla İzmirli iş dünyasının kadın başkanları birer açıklama yaparak kadına yönelik son yıllarda artan cinayetleri ve şiddeti eleştirdi. Kadınlara yönelik özellikle son yıllarda artan şiddete dikkat çeken İZİKAD, EGİKAD ve BASİFED Başkanları, kadını ikinci sınıf vatandaş olarak gören algının değiştirilmesi gerektiğini ifade ettiler.
BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Seda Kaya Ösen:
“Kadın cinayetlerini vurdumduymazlık ortamı besliyor”
5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü tüm kadınlarımıza kutlu olsun. Ancak içinden geçmekte olduğumuz süreç, bu ülkede her hangi bir kadın gününü kutlamaktan çok uzak. Kadınlar maalesef öldürülmeye, en temel insani hak olan yaşama hakkı fütursuzca erkekler tarafından ellerinden alınmaya devam ediyor. Siyaset, ekonomi, uluslararası ilişkiler, terör, dış politika, dövizin seyri ve futboldan oluşan gündemimiz içinde ülkemizde öldürülen kadın sorunu maalesef bugün olduğu gibi özel günlerde ya da bir kadın vahşice katledildiğine gündemde kendine yer bulabiliyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun açıkladığı Kasım ayı Kadın Cinayetleri Raporu’na göre sadece Kasım ayında 39 kadın katledildi. Tam 39 kadın. Bu yılın ilk 11 ayında ise katledilen kadın sayısı böylece 430 oldu. Terör, trafik kazaları, hatta sınır ötesi harekatlar dahil bu kadar kurbanı bu ülke başka hiçbir olayda vermiyorken, ne yazık ki bu sorun hala gündemde yer işgal etmekte zorlanıyor. İşte temel problemimiz olan bu cinayet kültürünü besleyen atmosferi yaratan tam da bu vurdumduymazlık. Eğer kadın cinayetlerini bu ülkenin gündemine daha yüksek sesle, özellikle kadınların dışında erkekler tarafından da taşınmadığı sürece ve bunu toplumsal bir problem olarak özellikle tüm siyasi çevreler tarafından kabul edilmediği sürece bizler öldürülmeye devam edeceğiz. Bugün yine bir kadın öldürülmüş, Ordu’da 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Ceren Özdemir evinin önünde bıçaklanarak katledilmiş. Cerenler öldürülen kadınlar sayısında bir rakamdan ibaret olmamalı artık.
İZİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter:
“Kazanımlarımızı korumak bize düşüyor”
Bugün 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü. Kadınların temel problemlerini gün yüzüne çıkarmak için vesile olan günlerden bir tanesi. Türkiye’de kadınların temel problemine bakarsak bir çok sorunu sıralayabiliriz ancak hepsinden önemli olan problem yaşam hakkının ellerinden alınması. Bu ülkenin kadını yaşamak istiyor, erkekler tarafından, eski kocaları, boşanmak istedikleri eşleri, abileri, babaları tarafından öldürülmek istenmiyor. 5 Aralık 1934 yılında Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı veren Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün döneminin ötesindeki vizyonu sayesinde, Türk kadını kendini toplumda var ederken, bugün ise siyaset kadına verilen nafakaya göz dikmiş, çocuk yaşta evliliğin önünü açmaya odaklanmış vaziyette. Cumhuriyetin kazanımlarına her platformda göz diken bu anlayışa modern laik Türk kadınları olarak her platformda karşı duracağımızı, kadınları tecavüzcüsü ile evlendirmeye çalışan anlayışta kendini var eden gerici zihniyetle mücadelemizi her alanda yürüteceğimizi söylemek istiyorum. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, 5 Aralık 1934’te tüm dünyaya örnek olacak bir karara öncülük ederek, kadınlara seçme ve seçilme hakkını verdi. Türkiye, Fransa ve İtalya’dan 11, Romanya’dan 12, Bulgaristan’dan 13, Belçika’dan 14, İsviçre’den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımış bir ülke olarak bugün bu kazanımları korumak da biz kadınlara düşüyor.
5 Aralık bu anlamda hem ülkemiz kadınları için hem de dünya kadınları için aslında mücadele ve farkındalık günüdür, bu anlamda biz bu mücadelenin neferleri olarak çalışmaya devam edeceğiz.
EGİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Av. Nilhan Antitoros:
“Sorunların çözümü için erkeklerde ses vermeli”
5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü’nün hem ulusal hem de uluslararası anlamı bulunduğunu belirmek isterim. Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verdiği gün olan 5 Aralık 1934 tarihi, bugünün ulusal kısmını temsil ederken, Fransız İhtilali’nin ardından Fransız meclisinin yayınladığı İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin sadece erkekleri kapsamasına tepki olarak Olympe de Gouges tarafından 1791 yılında yazılan Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesi de uluslararası boyutunu temsil ediyor. Bu anlamda biz Türk kadınları açısından iki kez anlamlı bir gün bugün. Tabii ülkemiz kadınlarının içinde bulunduğu duruma bakınca, öldürülme, taciz, tecavüz ve yok sayılma, son yıllarda katlanarak tırmanmaya devam ediyor. Artık kadınlarımızın bu ülkede verdikleri bir yaşam mücadelesi var. Bu sorunu büyüten ve kronikleştiren ise kadını ikinci sınıf vatandaş olarak gören anlayışın özellikle siyasette güçlenmesi, şiddetten kaçan kadının ayakta kalabilmesine vesile olan ve yasal hakkı olan nafakaya el uzatılması, küçük yaşta kız çocuklarına tecavüz ederek onlarla evlenen erkeklerin ceza almasının “mağduriyet” olduğuna dair yaratılmak istenen yanlış anlayışa bakınca kadınlara karşı yükselen bu şiddetin kaynağını son derece açık görebiliyoruz. Bu anlayışı değiştiremedikten sonra, kadını eve hapseden, iş hayatından koparan, ikinci sınıf vatandaş haline getiren, şiddete, tacize, tecavüze mahkum eden, en nihayetinde bunlara karşı geldiğinde kadını öldüren anlayışın karşısında güçlü bir ses olarak durmamız gerekiyor. Ve en önemlisi bu toplumun yarısını oluşturan kadınların sorununun sadece kadınların derdi olmadığını anlayan erkeklerin de bu konuda ses vermesi gerekli. Bunu sağladığımız zaman yaşamaya devam edebileceğiz bu ülkede. O güne kadar kadınlar olarak yaşam mücadelemizi her platformda sürdüreceğiz, şiddete uğrayan kadınların sesi olmayı sürdüreceğiz.