Hangi kliniğe gitmeliyim?

Veteriner hekimler beş yıllık yoğun bir eğitimin ardından yüksek lisans derecesiyle veteriner hekim diploması almaya hak kazanırlar. Veteriner fakültesinden mezun olan bir veteriner hekimin çok geniş bir çalışma alanı vardır. Yem teknolojisinden gıdaya, çiftlik hekimliğinden ilaç sektörüne kadar pek çok alanda veteriner hekimlere ihtiyaç duyulur. Fakat biz bu yazımızda pet hayvan sağlığı konusunda klinisyen olarak çalışan veteriner kliniklerini konuşacağız.

Pek çok hasta sahibi yeni bir evcil hayvan edindiğinde evine en yakın kliniği tercih etmektedir. Özellikle kedilerin uzun araba yolculuklarında strese girdiklerini veya iri köpeklerin araçla taşınmasının zor olduğunu düşünecek olursak bu doğru bir tercihtir. Öte yandan özellikle bölgemiz İzmir’de neredeyse her semtte birkaç klinik olduğunu düşünecek olursak evimize yakın olan veteriner kliniklerinin de arasında seçim yapmamız gerekebilir. Ayrıca bazen evcil dostlarımız aşı gibi rutin uygulamaların dışında büyük problemlerle karşılaşabilirler. Bu durum da bizi o konuda tecrübeli bir hekime başvurmak zorunda bırakabileceğinden şehrin öbür ucuna, hatta başka bir şehre bile gitmemiz gerekebilir. Zaman zaman Ege Bölgesi’nin her yerinden cerrahi müdahale için hasta kabul eden bir hekim olarak biliyorum ki pek çok hasta sahibim evcil dostunun hayatı için bu uzun yolculukları kolaylıkla göze alıyorlar. 

Bir evcil hayvan için en uygun olanı sürekli aynı veteriner hekimin gözetimi altında olmasıdır. Çünkü böylece veteriner hekiminiz, çocuğunuzun geçmişini, alışkanlıklarını, sizin endişelerinizi ve petinizin huylarını biliyor olacağından teşhisin doğruluk oranı ciddi olarak artacaktır. Ayrıca sürekli aynı hekimin gözetimi altında olan hayvanlar o hekimi tanıdıkları için daha rahat ve stressiz olacaklardır. 

Gelelim uzmanlık ya da tecrübe gerektiren konulara. Ülkemizde düzgün işleyen bir uzmanlık sistemi olmadığı için fakülteden mezun olan her hekim her türlü tıbbi müdahaleyi hayvanlarınıza yapabilme yetkisine sahiptir. Fakat özellikle iç hastalıkları ve cerrahi alanlarda uzun yılların ve eğitimlerin hekimlere kazandırdığı tecrübeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sebeple ciddi bir problemle karşılaştığınızda gideceğiniz hekimin tecrübesini, daha önceki vakalarını, en yoğun çalıştığı alanları ve varsa uzmanlık eğitimlerini araştırmanızı öneririm. Maalesef hekimler arasında düzgün ve etik olarak işletilen bir konsültasyon/danışma alışkanlığı pek olmadığından bu işler sizlere düşüyor. Unutmayalım herkes her şeyi bilemez. Hele hele konu veteriner hekimlerse sayısız hayvan türünün, sayısız cinsinin sayısız hastalığı karşımıza çıkar ki çok genel bazı durumların dışında bu hastalık ve problemler spesifik eğitim ve tecrübe gerektirir. 

Gelelim seçeceğiniz kliniğin fiziksel şartlarına. Bana göre sağlıkla uğraşan herkes ama herkes, empati yeteneğine sahip olmalıdır. En zor şartlarda, en yorgun ve keyifsiz olduğu günlerde bile hastayla ve hasta sahibiyle empati kurabilen personelin çalıştığı klinikler ilk etapta doğru birer seçim olacaktır. Hekim olarak uzun yıllardır pek çok saygısız hasta sahibiyle karşılaşmış olmama rağmen ilk olarak hastanın iyiliğini düşünür ona göre hareket etmeye çalışırım. Geniş, iyi havalandırılan ve hijyene en üst seviyede özen gösterilen klinikler de listemizin başında yer almalı. Bu özen evcil hayvanımızı pek çok bulaşıcı hastalıktan koruma konusunda önemli bir yer tutmaktadır. Bakanlığın yönetmeliğine göre asgari şartları sağlayan 16 m2 bir yer bölünerek klinik haline getirilebiliyor. Sadece ameliyathanesi 25 m2 olan yerlerde bile yeri geliyor bütün ihtiyaçları karşılamayabiliyor. O sebeple hekimler de kliniklerini kurarken fiziksel şartları uygun işyerlerini klinik olarak değerlendirmelidirler.

Günümüzde gelişen teknolojiyle pek çok tıbbi cihaza kolay erişilebiliyor. Artık yeni açılan kliniklerde bile pek çok laboratuvar cihazı, radyolojik üniteler, cerrahi olanaklar ve diğer pek çok donanım mevcut oluyor. Fakat yine de donanımın teşhiste önemli bir yer tuttuğunu unutmamanızı ve işine yatırım yapan yerleri tercih etmenizi öneririm.

Profesyonel mesleklerde iş titizlikle yapılmalıdır. Bir tıp hekimi insanları çok sevmek zorunda değildir. Bir veteriner hekim istisnasız her hayvan türüne karşı yakınlık duymak zorunda değildir. Fakat her ikisi de o canlıyı iyileştirmek ve hayat standardını yükseltmek için elinden gelenin en iyisini yapmak zorundadır. Öte yandan hayvanları seven, onlarla iletişim kurabilen ve kendisi de bir ya da daha çok hayvanın sahibi olan veteriner hekimler her zaman on adım öndedir. 

Son olarak söylemek isterim ki: Bir kliniği “iyi bir klinik” yapan şey lüks ve havalı dekorasyonu değil, içindeki hekim ya da hekimler ile personelin liyakatı, merhameti ve tecrübesidir.

Sağlıklı günler dileğiyle.  

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like
Devamını oku...

“Nimet Hanım” modeli

Ev hanımıydı, girişimcilik kursuna gitti, patron oldu İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “uygulamalı girişimcilik” kursuna katılan 48 yaşındaki ev hanımı…