Nedir bu prebiyotik ve probiyotikler?

Günlük yaşantımızda, medyada ve sosyal ilişkilerimizde sıklıkla karşımıza çıkan tanımlar mikrobiyata, prebiyotik ve probiyotikler. Peki ne anlama geliyorlar, yararları nedir, sağlığımıza ne anlamda katkıda bulunuyorlar?

Vücudumuzun farklı bölgelerinde bulunan mikroorganizma topluluklarını ifade etmek için mikrobiyata tanımını kullanıyoruz ve bulunduğu bölgeye göre isimlendiriyoruz. Bağırsak mikrobiyatası da bizim konumuz çünkü bağırsaklarımızda yaşayan bu mikroorganizmaların yediğimiz yiyeceklerin sindirilmesinde, iştah düzenlenmesinde, ruh sağlığı üzerinde ve en önemlisi bağışıklık üzerinde olumlu etkileri var. Bağırsak mikrobiyatasının yaşamın ilk yıllarındaki bileşimi ileri yaşlarda sağlığın korunması ve sürdürülebilmesi açısından önem taşır, burada anne adaylarının beslenme alışkanlıklarının ve dolayısıyla bağırsak sağlıklarının anne sütü içeriğini etkilediği bilinmektedir. Yorgunluk, kaygı,
depresyon egzama, ödem, eklem ağrıları, aşırı vücut ağırlığı ve benzeri birçok sorun mikrobiyatanın dengede olması ile yakından ilişkilidir.

Prebiyotikler ise bağırsak mikro organizmalarının en sevdiği besin bileşenleridir. Bağırsakta bulunan iyi bakterileri beslerler. Doğal prebiyotik kaynağı besinler aynı zamanda yüksek lif içeriğine sahiptirler.
Peki nedir bu besinler;
Meyvelerden özellikle muz, elma, çilek, orman meyveleri, üzüm doğal prebiyotik kaynağıdır ve günlük beslenmede mutlaka bulunmalıdır, enginar, pırasa, yer elması, kuşkonmaz, kereviz, soğan, sarımsak, kuru baklagiller, soya fasulyesi, çavdar, tam buğday, kepekli pirinç, ceviz, badem ve zeytin doğal prebiyotik kaynaklarıdır. Yoğurt, kefir gibi fermente yiyeceklerde bulunan probiyotikler de bağırsak mikrobiyatasının dengesini ve çeşitliliğini sürdürmesinde yardımcıdır. Turşu çeşitleri özellikle lahana turşusu da fermente besinler arasındadır.

Probiyotik tanımına baktığımızda dost bağırsak bakterileri olarak bilinen ve sağlığa yarar sağlayan canlı mikroorganizmalardır. Probiyotikler sindirim sistemi rahatsızlıklarını azaltır, bağışıklığı güçlendirir, kan basıncını dengeler, kan şekerini dengeler, deri sağlığına katkı sağlar. Beslenme alışkanlıklarımız bağırsak mikrobiyata içeriği ve çeşitliliğine etki eden ana faktörlerdendir. Bazı durumlar vücudu bakterilere karşı savunmasız ve dirençsiz bırakabilir, fazla antibiyotik kullanımı, stres, kötü ve yetersiz beslenme, lifli besinlerin az tüketilmesi, fiziksel aktivite azlığı, sağlıksız ve
yetersiz magazin diyetlerini yapma, sigara ve fazla alkol tüketimi savunmasız kalmamızda en önemli faktörlerdir. Beslenmenizi düzenledikten sonra eğer probiyotik takviyesi de kullanmak isterseniz ne zaman, ne sıklıkta ve hangi probiyotiği kullanacağınızı bilmeniz ve bu konuda diyetisyen ve hekimden yardım almanız gerekmektedir. Probiyotik takviyeleri genellikle vücut tarafından kolay tolere edilir ve güvenlidir, belki ilk birkaç gün gaz ağrısı ve karın ağrısı görülebilir ama bir ya da iki gün sonra bu yakınmalar kaybolur, ilk başlangıçta bu gibi durumlardan gün içinde rahatsız olmamanız için akşam evde olduğunuz saatlerde ve yemekten 1 saat önce probiyotik takviyeleri alınmalıdır. Geçmişte çok sık antibiyotik kullandıysanız, bağırsağınızdaki bakteri dengesini bozmuş olma olasılığınız yüksektir. Antibiyotik kullanırken ve antibiyotik bittikten hemen sonra şeker ve basit karbonhidratlardan uzak durulmalıdır. Basit Karbonhidratlar vücut tarafından çok hızlı bir şekilde şekere dönüştürülür. Sağlıklı bir bağırsak elde etmek için şekerden kaçınmak yararlıdır. Zararlı bakteriler, şeker tüketerek gelişirler. Bazı fermente gıdalar, antibiyotiklerin neden olduğu hasardan sonra bağırsak mikrobiyotasının geri kazanılmasına neden olabilir. Yararlı bakteriler içeren; yoğurt, kefir, az tuzlu lahana turşusu gibi fermente gıdalar antibiyotiklerden sonra bağırsak mikrobiyotasının sağlıklı bir duruma gelmesine yardımcı olabilecek laktobasiller gibi sağlıklı bakteri türlerini içerir.

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like