First Lady’lerin uykularını kaçıran modacı

İzmir’li modacı Zühal Yorgancıoğlu, 60 yıllık çalışma hayatında hazırladığı çalışmalarını, “Doğu’nun Gizemi, Batı’nın Rüyası” başlıklı sergiyle Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde sanatseverlerin beğenisine sundu. Serginin küratörlüğü, planlaması ve kurulumunu yüksek mimar Faruk Yorgancıoğlu ile iç mimar Müberra Yorgancıoğlu Soyer üstlendi.

 

Yorgancıoğlu’nun hazırladığı 60’a yakın kıyafet, açıklama notlarıyla birlikte sergide yer alırken; arşivden gün ışığına çıkan atölye tasarım çalışmaları, eskizleri ve illüstrasyonları bulunuyor. Sergi, Yorgancıoğlu’nun modacı, fahri tanıtım elçisi, ressam yönlerinin yanı sıra özellikle tasarımcı, desinatör ve illüstratör yönlerini vurguluyor.

Brüksel’de yaptığımız 20 günlük bir defile programının 1. günündeyiz; defile sonrası bir bayan geldi, bir elbise tarif etti, görmek istediğini söyledi. O defilede mankenim olan Şafak Fişek giymişti o elbiseyi, bayana giydirdim çok yakıştı kendisine. “Elbiseyi almak istiyorum dedi,” ben de “ölçünüzü alalım 20 gün sonra size diker göndeririz” dedim. Bayan, “Ama ben yarın özel uçağımla New York’a gidiyorum, akşam bir parti var orada giyeceğim bu elbiseyi” dedi. Ben düşündüm; “Bu elbise koleksiyonumun en güzel parçası, bunu size verirsem koleksiyonum bozulur, veremem.” dedim. Elbiseyi çok beğenen bayan Büyükelçiden ve defileyi yaptığımız otelin müdüründen benimle konuşmalarını istemiş, satın alabilmek için. Kızımla beraber otel odasındaydık ertesi sabah, kapı çaldı, açtım karşımda defilede elbiseyi beğenen bayan “Madam ben bu gece uyku uyuyamadım, o elbiseyi almazsam uyuyamam.” dedi. “Peki” dedim, “alabilirsiniz.” sarıldı, yanaklarımı öptü. Buna banzer birkaç olay daha yaşadım. Uyku kaçırma meselesi oradan geliyor.

Moda ticari bir oyundur

Moda, içinde ticaret, endüstri, sanat ve estetik olan bir oyundur. Ona kapılmamak lazım. Her kadın kendi tipine, bütçesine, sosyal yaşantısına göre kendi modasını kendisi hazırlar.

Kendi kültürümden vazgeçmedim

Üç evladım ve ekip arkadaşlarım en büyük destekçilerim. Yaptığım çalışmaların hepsi Türk motifi, Türk kumaşı, Türk modelidir. Ben aslında modacı değil, Türk kültürünü sanat yolu ile dünyaya tanıtmaya çalışan bir sanatçıyım. Küçük memleketler, büyük memleketlerle ancak sanatları ve kültürleriyle yarışabilirler. Kültürümüzü tanıtmanın en güzel yolu modadır; modada Türk kadınının güzelliği var, Türk müziğinin güzelliği var, Türk kumaşının asaleti var, Türk motiflerinin eşsizliği var, her şey bir arada, bundan güzel tanıtım olamaz.

Bana soruyorlar “Niçin Türk?” diye… Kendi kültürüm o kadar zengin ki neden dışarıya yöneleyim? Bugüne kadar hiçbir modacının etkisi altında kalmadım. Ama bazı modacılar benim tesirim altında kaldıklarını ifade ettiler.  Paris’te yaptığım bir defilede, ünlü modacı Jean Lois Cherer, beni tebrik ederken “İtiraf edeyim, etkiniz altında kaldım madam” dedi. Dikkat edin 1988 ve 1989’da Cherer’in bütün eserlerinde şalvar, poşu ve cepken vardır.

Giydirdiğim ünlüler arasında, Ajda Pekkan, Emel Sayın, Türkan Şoray, Nükhet Duru, Esin Avşar gibi isimler vardır.

Ben tüm teklifleri geri çevirip yurt dışına çıkmadım, ama İzmir’e getirdim herkesi. Dünya liderlerinin eşleri, ünlü sanatçılar, özel uçaklarıyla gelip benden kıyafet aldılar. Kıyafet diktiğim Türk sanatçılar arasında  Ajda Pekkan, Emel Sayın, Nükhet Duru, Türkan  Şoray gibi isimler vardır.

ekran-resmi-2016-10-24-14-26-48 ekran-resmi-2016-10-24-14-26-55 ekran-resmi-2016-10-24-14-27-03

Ajda Pekkan çok güzel giyinir

Alda Pekkan’ın giyim tarzını beğeniyorum. Zamana göre, yerine göre giyinir.

Ben bu sergiyi halk için öğrenciler için yaptım

Ben defilelerde de kıyafetlerimi tanıtıyorum ama defileler genellikle dernekler menfaatine olduğu için biletler pahalı oluyor. Herkesin izleme şansı olmayabiliyor. Gelsinler, yakından görüp, fikir edinsinler, kopya çeksinler, yapmaya çalışsınlar, anlamadıklarını gelip bana sorsunlar, ben çizeyim onlara. Ben bu sergiyi halk için, moda tasarım öğrencileri için yaptım.

 

1 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like