İtalyan dili ve edebiyatı okuduktan sonra Hollanda’ya yerleşip Lahey’deki bir sanat akademisinde resim ve grafik eğitimini tamamlayan Gülfem Kessler, on yıl sonra Türkiye’ye döner.
Alaçatı’ya yerleşerek hırdavatçı Aziz Bey’in Kilise yolu üzerindeki dükkânını allayıp pullayıp, kapısını, bacasını Hindu turuncusuna boyar. Adını İsla Bonita koyduğu dükkânın içini çok değerli sanatçıların tasarladıkları sıra dışı ürünleri ile doldurur.
Gülfem Hanım, alışılmışın dışındaki sanatsal ürünleri, sanatı, tüketiciye tanıtmayı ve dağıtmayı hedeflerken, sanatın makul fiyatlandırılarak yaygınlaştırılması, yaşatılması ve sanatçıların da üretmeye devam edebilmesini amaçladığını söylüyor. “Yaptığımız ürünlerin farklılığını daha çok, gezmiş, görmüş, hazır tüketime doymuş, sıradan olmayan, sanatı seven insanlar anlayabiliyor. Bir de ürettiklerimiz fabrikasyon olmadığı için de özellikli. Çünkü bu ürünlerin her birinden 100 tane yok, 300 tane yok sadece bir tane var.
Barbaros Köyü’nde tadil ettiği eski köy evinin bahçesindeki ahırdan dönüştürdüğü atölyede kendisi gibi sanatçı olan arkadaşı İnci Hanım ile tasarladıkları ürünlerini Alaçatı’da satıyor.
İnci Hanım Antalya’da açtığı atölyede kumaşlardan takı, değişik objeler ve cam altı resmi ile başladı üretmeye. Eskiye olan merakı ve bağlılığından dolayı, eski olan şeyleri etnik havadan da çıkarıp, günlük hayatımızda kullanıma sokarak yapıyor tasarımlarını. Eski eşyaların formunu bozmadan çantalar, defter kapları, cüzdandanlar, yastıklar, takılar üretiyor. Gülfem Hanım ile tanıştıktan sonra da ürettiği ürünleri Alaçatı’da satmaya başladığını söylüyor.
Ürünlerini köyde hazırlamanın kendilerine ayrı bir ilham verdiğini söyleyen İnci Hanım, “köy evimizin her penceresinden ayrı bir manzara görüp, tekrar tekrar doğaya aşık oluyoruz. Hiç bir gereksiz algının içinde kalmadan özgürce üretebiliyoruz.”
İnci Hanım’ın yaptığı uygulamaların içinde kumaştan takılar, üçgen formlu yastıklar ve cam altı resmi var.
Kumaştan takılar ve yastıklar
Beş yıldır kumaştan takılar, objeler ve yastıklar yaptığını söyleyen İnci Hanım,” Üçgen formlu yastıkların üzerini resimlerimle, dekoratif objelerle veya tamamen kumaşların kendileriyle kolaj yaparak üretiyorum” diyor.
“Artık her şeyin birkaç kullanımdan sonra atıldığı, çöpe gittiği bir çağda yaşıyoruz. Bu durum ilişkilerde bile aynı ne yazık ki. Biz buna yaşam modeli olarak inanmadığımız için, her ne kadar hazır objeler de satsak asıl değerli olan geri dönüştürülmüş şeylerden üretilen ürünlerdir. Mesela dantelleri olduğu haliyle hiçbirimiz kullanamıyoruz. Biz de bu eşyaları dolaşımın içine yeniden sokuyoruz. Çünkü bugünkü plastik estetiğin yanında gerçekten çok güzel duruyorlar. Bu kadar güzel şeyler yapabiliyorken neden gidip o plastik şeylere bakıyoruz diye düşünsünler istiyoruz insanlar.”
Cam altı resmi
Cam altı Mezopotamya’nın, Acem topraklarının ve Anadolu’nun çok eski bir sanatıdır. Hindistan’da çok var, İran’da hala yapılıyor. Türkiye’de de modernize edip uygulayan sanatçılar var. Ama cam olduğu için ne yazık ki taşınması ve saklanması pek mümkün olmamış. Cam altı resmi için tam olarak tersten resim yapma sanatı diyebiliriz. Teknik olarak tersten yapılan resimdir, en son vurulacak olan darbe ilk vurularak yapılır.
Isla Bonita’da ürünleri bulunan sanatçılar; taki tasarimcisi Serap Cubukcu, geleneksel ahsap baski yi gunumuze tasiyan ve buldan kumaslari ile calisan bir tasarimci olan Selin Bozkurt, Izmir bolgesinden yukselen genc ressam Erdem Yalcin, kumas calismalariyla Kutahya bolgesinden cikan tekstil tasarimcisi Inci Bacaci, yine el boyama tekstil urunleriyle Ayca Haci Hayret, Bozcaada’dan basarili seramik motifleriyle Sinem Kayacık
Genel Yayın Yönetmeni/İmtiyaz Sahibi