Doç. Dr. Levent KÖSTEM tarafından Uzunkuyu’da kurulan müze, zeytinyağı ve sabunun tarihsel serüvenini yeniden canlandıracak.
Temel amaçlarının, yaşayan bir müze oluşturmak olduğunu söyleyen Köstem, özellikle çocuklara zeytinyağının insan sağlığına olan olumlu katkıları konusunda bilgi vererek daha ileride zeytinyağı tüketimini arttırmayı hedeflediklerini belirtiyor. Zeytinyağı ve sabun üretimi teknolojisinin tarihten günümüze uzanan değişim sürecinin anlatılacağı müzede ayrıca, bir zeytinyağı fabrikası, ahşap oyuncak atölyesi, seramik atölyesi, konferans salonu, sadece zeytinyağı menüsü olan cafe – restoran, bir satış ünitesi ve Köstem Kültür, Eğitim ve Müzecilik Vakfı’nın merkezi bulunacak.
Hayal Gerçek Oluyor
Bir hayalle başlayan ve 30 yıllık birikimle gerçekleşen müzede açılış için sona yaklaşıldı. Müzeyi 2012 sonunda açmayı hedeflediklerini belirten Köstem, “Müze kurma hayali zeytin dikmeyle başladı, bu güne kadar 11.000 adet zeytin ağacı diktim. Birçoğunun dikimi ile bizzat ilgilendim. Müzede sergilenecek materyallerin toplanma sürecinde cumartesi, pazar demeden yüzlerce kilometre kat edildi, kamyonetim artık günlük aracım olmuştu” dedi. Köstem, müzenin projelendirilmesinde özellikle Ertan İplikçi ve Selina Kazazoğlu’nun önemli katkıları olduğunu belirtti. Doç. Dr. Levent Köstem, büyük maliyetler gerektiren faaliyetlerine katkı sağlamak isteyen herkes için de, Köstem Kültür, Eğitim ve Müzecilik Vakfı’nın kuruluş müjdesini verdi.
Dünyanın En Büyüğü
Köstem, müzenin dünyadaki yeri ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Dünyada 26 adet zeytinyağı teknoloji müzesi bulunuyor. Hepsini inceledim. Birçoğunu bizzat gezdim. Bunlardan en kapsamlı olanları Yunanistan’da faaliyet gösteriyor. Elimizdekiler, bu müzelerdeki materyallerden çok daha fazla. Dolayısı ile dünyanın en büyük zeytinyağı teknoloji müzesi demek yanlış olmayacaktır.”
Turizm Açısından Bölgeye Önemli Katkılar Sağlayacak
Etnografik müzelerin, bulundukları bölgelerde turizmi canlandırdığı bilinmektedir. Özellikle müze ile birlikte, sanat atölyeleri, fabrika, ürün satışı ve restoran gibi unsurların da olması müzeyi daha cazip hale getirecektir. Dünyanın en büyük müzesi unvanı, yabancı turistlerin de ilgisini çekeceğinden ziyaretçi sayısı artacaktır. Böylece müze çevresinde, gelen ziyaretçilerin yeme-içme, konaklama ve alışveriş gibi ihtiyaçlarına hizmet veren ticarethaneler çoğalacaktır. Çeşme ve Alaçatı gibi turizm beldelerine yakın olması, müzenin ve bulunduğu bölgenin markalaşma sürecini hızlandıracaktır. Müzenin yakın çevresi dışında, Urla ve İzmir’e de dolaylı katkılar sağlayacağı öngörülmektedir.
Aşkın YAKA
Genel Yayın Yönetmeni/İmtiyaz Sahibi