Seni kıracağım kısır döngü!

Kırklı yaşlarında üç orta boylu, piknik tipli, bira göbekli, iyi eğitimli adam, adamlardan birinin bürosunda siyah deri büro koltuklarına kaykılmış sohbet ediyordu.

Boşanmış, çocuklu iki adam boşanmak üzere olan çocuklu üçüncü adama öğütler veriyordu:

“ Mutlaka anlaşmalı boşan, hâkime bırakma ödeyeceğin nafakayı. Bak donum bile yok şu an!”

Diğeri aldı sözü her şeyi bilirim edasıyla ve kaykıldığı için diyafram sıkışmışlığıyla çıkan gevrek sesiyle:

“ Çocuğu istiyorsa hemen vereceksin. Vereceksin ki geceleri dışarı çıkmasın, eli ayağı bağlı kalsın.”

İlk kez erkekler arasında ‘sabah kahvesi dedikodusu’ tadında bir konuşmaya tanık oldum.

İki boşanmış adam diğer boşanmak üzere olan arkadaşına akıl veriyordu, ne vardı ki bunda… Güya bu tür sohbetleri, kendini ‘sözde’ garantiye alış akıl fırtınalarını kadınlar yapar aralarında, bu neyin nesi şimdi?

Tüm tınılar, vurgular, seçilmiş sözcükler beni yıllar öncesine, nişanlılık zamanıma götürdü. Ayvalık’ ta yaşlı bir teyzecik o kendine özgü ada göçmeni şivesiyle bana şöyle bir öğüt vermişti:

“ İki kaşıktan birini kıracaksın evlatçım, çalışsın, evi için didinsin, boş kalmasın.” Tabii bu, o zamanların erkeklerinin çalışkanlığının tartışmasız gerçek olduğu yıllar için söylene gelmiş bir öğüt. “ Mutlaka 3-5 kuruş koy kenara, bugünün yarını var.”

O odada anlık tesadüfle tanık olduğum sohbetin havası birebir aynıydı. Özde yatan sadece insanın kendini garantiye alma, yaşamda kalma kaygısı mıydı?

O teyzecik ben bilinmezliğe, tanımadığım insanla yaşama giderken vermişti o öğütleri, oysa bu adamlar yıllardır birlikte oldukları, çocuklarının anneleri için söylüyor, düşünüyordu bunları.

Peki, onca yıl eşin olmuş, gençliğini seninle geçirmiş, seninle daha mutlu, mutluluğunu köklü kılmak için bedeninde can yapmış bu kadına nedir bu nefret? Bu neyin çekişmesi? Çocuklarına bakarken sen para kazanmış, yol almışsın, o yol alacak, para kazanacak ortamı bulamamış. Ne olacaktı ki? Elbette nafaka ödeyeceksin imkânın varsa. Çocuklarının annesi, hem çocuklara bakıp hem nasıl geçinecek kadar para kazanacak şu an söyler misin?

Madem kontrol sende olacaktı, ‘çocukları vererek’ (kendisi alsa anne duyarlılığında yetiştirir hiç şüphesiz!!!) hala onu eve bağlayacaktın, neden boşandın? Çocuklarının annesi evlilik bağıyla tam bağlı, sağlam bağlı olmayacak mıydı? Sana ne artık, gece dışarı çıkmalarından, gezmelerinden, boşanmadın mı? Cehenneme kadar yolu var demedin mi? O artık sadece çocuklarının annesi değil mi? Özür dilerim, tabi ya ‘öğretilmiş erkeklik’ devrede, hani üstünde bir kez bile düşünmeden, sorgulamadan kabul ettiğin, doğru mu yanlış mı, bana, kişiliğime, yaşam tarzıma uyar mı diye bir tek saniye düşünmediğin, olması gereken diye ağabeyinden, amcandan, dayından, babandan gördüğünle, parmağını sallayarak çocukluğundan beri söyleye söyleye ektiği tohumlardan ağaçlaşmış ve seni de bir nevi tomruk yapmış ‘öğretilmiş erkeklik’ Hani şu ne eğitimle, ne de kültürel birikimle, görgüyle, yaşanmışlıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan, bu öğelerin hiç birinin etkilemediği ‘öğretilmiş erkeklik’…

‘Namusun o senin’ değil mi, gezemez, gören ne der, katil bile eder bu durum, ‘Otur evde ’desen seni dinlemeyeceğine göre artık çocuklarla bağlayıver eve çünkü o vicdanlıdır, duyarlıdır yavrusunu gece evde yalnız ya da başkalarının eline bırakmaz, gideceği yerde eğlenemez, rahatlayamaz aklı evde diye. Bunu bilip ne de güzel kullanırsın ‘öğretilmiş erkekliğinin” namus bekçiliği şıkkı için. Ne zekisin sen değil mi?

Sen de sorgulamadan birebir aldığını öğretecek misin oğluna, yeğenine. Hadi kır artık şu kısır döngüyü, eğitiminin, öğretiminin, yıllarının hakkını ver, bir kerecik zorla kendini, yüzleş: düşün! Şu öğretilmiş erkeklik öğelerimle bu anıma kadar yanlış giden ne, beni engelleyen, etrafımla, ailemle ilişkilerime sekte vuran neler, hangi noktalar oldu şu hiç sorgulamadan kayda aldığım öğretilmişliklerde, ezberletilmişliklerde…

Güniz İşlek

Psikolojik Danışman, Yaşam Koçu

gunizara

 

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like