Sürücüsüz Araçlar Hayatımıza Neler Getirecek?

İnsan müdahalesine gerek kalmadan, üzerinde bulunan farklı sensörler ve algı teknolojileri yardımıyla verilen görevleri minimum hata ile tamamlayan, kendi kendine karar verebilme yeteneğine sahip teknolojiler otonom sistemler olarak adlandırılıyor.

Teknolojik gelişmelere ve dijital dönüşüme bağlı olarak ivme yakalayan otonom sistemlerin amiral sektörü ise otomotiv. Geleceğin otomobilleri olarak nitelendirilen otonom araçlar özelinde halihazırda birçok ürün ve gelişim aşamasında olan proje bulunuyor. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle müşterilerine hizmet veren Generali Sigorta, sürücüsüz arabaların geleceğini ve hayatımıza getirecekleri yenilikleri kamuoyu ile paylaştı.

Karar verme yeteneği

Tam ve yarı otonom araçlar, sahip oldukları ileri teknoloji sayesinde hızlı reaksiyon göstererek hata payını minimuma indiriyor ve bir insana oranla daha az hata yapıyor. Sürücüsüz araçların karar verme yeteneğinin yanı sıra ışık tespiti ve uzaklık tayini anlamına gelen LIDAR teknolojisi, gelecekte trafik kazalarında yaşanan can kayıplarının önüne geçmeyi amaçlıyor.

Çevre dostu teknoloji

İklim değişikliği ile mücadele kapsamında dünya genelinde farklı uygulamalar devreye alındı. Bu noktada tam ve yarı otonom araç üreticileri fosil yakıt kullanımı yerine elektrik enerjisiyle çalışan ürünleri piyasaya sunmaya özen gösteriyor. Ayrıca bu yolla karbon salınımının da minimuma indirilmesi hedefleniyor.

Yeni istihdam alanları

Sürücüsüz otomobillerin gelişimine bağlı olarak otomotiv sektöründe beyaz ve mavi yaka çalışanlara yönelik birçok yeni iş kolu oluşmaya başladı. Uzmanlar gelecekte ortaya çıkacak yeni ihtiyaçların farklı meslek gruplarının oluşmasına öncülük edeceğini düşünüyor.

Daha eğlenceli yolculuklar

Tam ve yarı otonom araçlar, ileri teknolojinin yanı sıra araç içi eğlence sistemleriyle de ön plana çıkıyor. Günümüzde seri üretimi yapılan birçok sürücüsüz araçta konsol ve tabletler yardımıyla oyun oynama ve film izleme gibi imkânlar bulunuyor.

Daha düzenli ulaşım

Tam ve yarı otonom araçların kullanımının artması sonucu ortak araç kullanımının da artacağı ve ulaşımda yaşanan sorunların önüne geçileceği düşünülüyor. Ayrıca sürücüsüz araçların otonom özelliklerinin zaman tasarrufu da sağlayacağı belirtiliyor.

Sorgulanan etik ilkeler

Otonom araçların gelişimi ile ilgili karşıt görüşler bulunuyor. Çoğunluk otonom araçların hızlı gelişiminden memnun olsa da bir grup, otonom araçların bazı meslek gruplarını yok edeceğini düşünüyor ve kaza durumlarında araçların verdiği kararların etik kurallarını sorgulanıyor.

Sigorta sektörüne ve sigortalılara etkisi

Oto sigortalarının temeli iki ana teminata dayanır; aracın kendisine teminat veren “kasko” sigortası ve araç sahibinin-sürücünün bir kaza sonucu üçüncü şahıslara vereceği zarara karşılık “sorumluluk-trafik” sigortası. Otonom- sürücüsüz araçlar hayatımıza girdiğinde artık sürücünün değil, aracı üreten otomobil firmasının, araçta kullanılan yazılımı yapan bilişim firmasının ve hatta bu araçların güvenli sürüşünü yapması amacıyla yollardaki trafik ışıklarını düzenleyen firmanın “sorumluluk” poliçeleri devreye girecek.

Bu sigorta türünü genel anlamda “ürün sorumluluk” olarak tanımlayabiliyoruz. Bugünkü dünyamızda dahi ürün sorumluluk sigortalarının en büyük ve en riskli müşterilerinden birisi otomotiv endüstrisidir. Bugün itibarıyla her ne kadar sürücünün işletiminde dahi olsa, aracın üretim aşamasındaki hatalar sebebiyle meydana gelen kazalara karşı “kısmi” teminat veren bu ürün, sürücüsüz araçlar ile birlikte sorumluluğu tamamen üstlenecek. Son zamanlarda sıkça duymaya başladığımız “recall-geri çağırma”, bu sigorta ürününün bir parçası olup, tespit edilen hatanın ileri dönemde kazalara sebep olmasını engellemek için otomotiv firmaları tarafından yürütülen oldukça yüksek maliyetli bir operasyondur. Geleneksel otomobil yapısında, otomotiv firmaları yakın gelecekte “sürücüsüz” araçlar özelinde kendilerine gelecek sorumluluk davalarının farkında olarak, geliştirmeleri bu yönde yapmak zorundalar.

 

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like

Başka Bir Tarım Sertifikasyonu Uluslararası Geçerlilik Kazandı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kuraklık ve yoksullukla mücadele üzerine temellenen Başka Bir Tarım Mümkün vizyonu doğrultusunda çalışmalar sürüyor. Büyükşehir Belediyesi şirketi İzDoğa’nın hazırladığı Başka Bir Tarım Sertifikası programı, uluslararası alanda geçerlilik kazandı. Program, döngüsel ve doğa ile uyumlu tarım için dünyadaki ilk sertifikasyon sistemlerinden biri kabul ediliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketi İzDoğa’nın hazırladığı Başka Bir Tarım Sertifikası programı, uluslararası alanda geçerlilik kazandı. Bu sertifika ile İzDoğa, mera hayvancılığı alanında uluslararası kriterlere göre değerlendirme yapacak. Asya Pasifik Akreditasyonu’nun (APAC) yetkili kuruluşu olan Ulusal Akreditasyon Merkezi’nin (NAC) akredite ettiği İzDoğa, üreticilere uluslararası alanda geçerlilik kazanan Başka Bir Tarım Sertifikası vermeye başladı. Sertifikayı doğa ile uyumlu yöntemlerle tarım ve hayvancılık yapan üreticiler alabilecek. Sertifikasyon sistemine bağımsız üreticiler de baskabirtarim.com sitesinden başvurabilecek. Kırla kent arasında dengeyi kuran mekanizma Kuraklıkla mücadele etmeyi, yoksulluğu sonlandırmayı, güvenilir ve sağlıklı gıdaya erişimi kolaylaştırmayı hedefleyen Başka Bir Tarım Sertifikasyonu, döngüsel ve doğa ile uyumlu tarım için dünyadaki ilk sertifikasyon sistemlerinden biri kabul ediliyor. Başka Bir Tarım Sertifikasyon Programı ile İzDoğa, tarımın ve mera hayvancılığının geleceğine dair önemli bir uygunluk değerlendirme kuruluşu olarak hizmet verecek. Sertifika programı, tarım ve hayvancılığın yalnızca ekonomik bir faaliyet olarak sürdürülmesini değil, aynı zamanda kırla kent arasındaki dengeyi koruyan bir mekanizmanın da hayata geçirilmesini amaçlıyor. Sertifika için denetimler başladı Sertifikanın dağıtım süreci için İzDoğa çalışmalara başladı. Daha önce Mera İzmir projesi kapsamında İzmir’in tüm köyleri dolaşılarak çıkarılan Çoban Haritası’nda yer alan üreticiler ziyaret edilmeye başlandı. Tarım ve hayvancılık yapan üreticiler birçok kriter doğrultusunda sertifikaya uygunlukları için değerlendiriliyor. Yapılan denetimler sonucunda kriterlere uygun üretim yapan üreticiler sertifika almaya hak kazanıyor. İzDoğa ve İzTarım’ın birlikte yürüttüğü Mera İzmir projesi kapsamında İzmir’de yüzlerce üreticiden toplanan sütler ile İzmirli markası adı altında temiz ve güvenilir birçok ürün tüketici ile buluşturuluyor. Sertifika ilk aşamada İzTarım tarafından üretilen et ve süt ürünlerine verilecek. Sertifikanın 8 ana kriteri bulunuyor Başka Bir Tarım Sertifikası, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliğini teşvik etmek için geliştirildi. Sertifikasyon programı kapsamında üreticilerin, tarım ve hayvancılık faaliyetlerini yaparken aşağıdaki kriterleri yerine getirmesi gerekiyor: ● Yetiştirilen ürünler yetiştirildiği bölgenin mikrokliması ile uyumlu olmalı ● Yüksek su ve elektrik tüketmemeli, düşük karbon emisyonuna sahip olmalı ● Yüksek su ve elektrik kullanılarak üretilen, bulunduğu bölgenin iklim ve coğrafi koşullarına uymayan ve yüksek karbon emisyonuna neden olan harici tarımsal girdiler kullanılmamalı ● Büyük ölçekli hafriyat yapılarak ve doğal koşullar bozularak üretim yapılmamalı ● Üretimde biyolojik çeşitliliği azaltan yoğun müdahaleler yapılmamalı ● Üretim bulunduğu havzanın ve coğrafyanın doğal karakterine uygun bir bütünlük içerisinde gerçekleştirilmeli ● Üretilen ürünler üretici, tüketici ve o bölgedeki biyolojik çeşitliliğe zarar vermeyecek şekilde işlenmeli…

Bir Tavsiyem Var

Aylardan şubat. Kışı uğurlamanın, baharı karşılamanın telaşındayız… Ege’de varlık göstermenin neticesinde, hep Ege’den öneriler ile buluşuyoruz her sayıda.…