1) Burcu Aslan’ın birde sizden duyalım isteriz. Kimdir? Nasıl müzik sektörüne geçişi oldu.
Burcu Aslan hayatını üretmeye, harekete ve sanata adamış biri aslında:) yani kendimi bildim bileli elime geçen her şeyden yeni bir şeyler yaratmaya çalıştım, hatırlıyorum da ilk çocukken keşfettim bunu. Oyuncaklarım, kıyafetlerim elime geçtiği anda nasıl değiştirip dönüştürürüm diye düşünmeye başlar sonrasında bambaşka bir şeye bürünmüş olurdu, tabi ailem için yorucu bi süreçti:)) Bu yaratım süreci dansa ordan yazıya ordan müziğe yansıyarak bu zamana kadar geldi ve hala devam ediyor. Mümkün olduğu ve elimden geldiği kadar saçımdan kıyafetime, şarkılarımdan şiirlerime her şeyimi kendim yaratmaya çalışıyorum. Aslında yeteneklerimi dönüştürmeyi seviyorum ve bunu yaparken mesela yazdığım bir şiir ya da şarkı veyahut da söylediğim bir sözle bir kişinin bile hayatına dokunabilmek beni çok mutlu eden ve besleyen bir olgu. Samimi ve çıkarsız arkadaşlıklara ve iyi kalpli insanlarla ilişkilerime emek ve değer vermek bana çok iyi geliyor ve tabi bunun dışında hayvanlar ve çocuklar bitmek tükenmek bilmeyen bir sevgi bağım, bir de Saki adında bir kedim var:) Aslında müzik hep hayatımdaydı, ilk sahneye çıkışım (evdeki koltuk hariç) 11 yaşında ilkokul mezuniyet töreniydi. Asya dan Vurulmuşum Sana adlı şarkıyı seslendirdim o an sanki dünya durdu mikrofon ve ben başbaşa kaldık 🙂 Sonrasında sanatla ilgim dansla devam etti, uzun yıllar profesyonel dans gruplarında çalıştım ve konservatuvara girmemle beraber müzik çalışmalarıma da başlamış oldum.
2) Sensiz ikinci projeniz. Oluşum süreci ve klipten bahsedebilir misiniz?
Aslında ‘Sensiz’ pandemiden önce yazıp kenara bıraktığım bir şarkıydı, hemen pandemi öncesi ufak bir demo yapmıştık sonra zaten karantina süreçleri başladı. Ve evde karantinada kaldığım süre içinde çok fazla dinleme fırsatım oldu ve tekrar üzerinde çalışmaya başladım. Aslında yansıtmak istediğim kişiyi şarkı ve kliple birleştirip sunma hedefindeydim, yani klibi izleyenlerin benimle ilgili bir fikri olsun istedim. Ve şarkıyı hemen orkestra şefim, yol arkadaşım ve aranjörüm Aytaç İnan’a yolladım bunu yapalım mı dedim ve şarkı süreci de böyle başladı. Çok değerli müzisyenlerle emek emek işledik şarkımızı. Ve hemen bir yönetmen arayışına girdik yine Aytaç İnan aracılığıyla Utku Çılgın’a ulaştık ve tam hayalimde kurguladığım bir kliple şarkımızı taçlandırdık.
3) Ufukta yeni bir proje var mıdır?
Sürekli üretmeye çalışıyorum, tabii ki birçok proje fikri var ama halihazırda yeni bir şarkımız var yaza kıpır kıpır girelim istedik. Şuan düzenlemeleri yapılıyor. Bir de beni çok heyecanlandıran şiir kitabım var o da yolda 🙂
4) Duyduğumuza göre şiir kitabı projesinin oluşum sürecindeymişsiniz. Şair özelliğinizde var. Ne zaman yayınlanacak? Oluşum hikayesinden bahseder misiniz?
Evet başka bi heyecana benzemiyormuş bu 🙂 Aslında çocukluğumdan beri kendimi yazarak ifade etmeyi hep daha çok sevdim. Ve sanırım Lise 2 de şiir, yazı, şarkı yazma çalışmalarım başladı. Her yere, aklıma ne gelirse yazarım:) hatta evimin duvarlarında bile yazılar görebilirsiniz. Yaşadıklarımı ya da seyirci olduğum hayatları, toplumsal olayların bana hissettirdiklerini yazmak bana hep iyi geldi. Önceleri bir kitap hayalim yoktu aslında, ta ki editörüm ve değerli yazar arkadaşım Emre Kalcı ile tanışana kadar:) ‘ben de bir şeyler karalıyorum işte’ diye başlayan sohbetimiz ‘e getirsene bi bakalım neler yazmışsın’ a döndü ve serüven böyle başladı. Emre kitabın editörlüğünü yapmak isteyince tabi ben havalara uçtum, çünkü kalemi çok güçlü bir yazar ve inanılmaz dokunuşlarla harika duygular yansıdı cümlelerime:) şimdi sabırsızlıkla farklı hayatlarla buluşsun ve insanlar benim cümlelerimde kendilerine rastlasınlar istiyorum…
5) Aynı zamanda profesyonel dansçı olduğunuzu biliyoruz. Bize dansçı yönünüzden de bahsedebilir misiniz?
Dans benim bel kemiğim, vazgeçilmezim, hayatımın yarısı:) kendimi bildim bileli sahnedeyim 7 yaşında çok içine kapanık bir çocuk olduğum için annemin beni halk oyunları kursuna vermesiyle başladım dans etmeye(klasik hikaye) ve bir daha hiç bırakmadım. Çok iyi hocalarla çalışma ve katıldığım profesyonel dans gruplarıyla bir çok ülkeyi görme ve binlerce insanın karşısında dünyaca ünlü sahnelerde dans etme fırsatı buldum. Dans benim en özgür yanım, size bunu anlatamam sadece tüm bedeniniz kullanarak dans ederseniz beni anlayabilirsiniz:) Ve dansçılıktan gelen bu yönlerim şarkıcılığıma da yansıdı, insanlar sahnede şarkıcının şarkıyı söylerken yaşatmasını da bekliyor doğal olarak. Vücut dili bir şarkıcının en büyük avantajı bence. Çünkü sesiniz ne kadar inanılmaz olursa olsun duvar gibi şarkı söyleyen ve şarkıyı hissettirmeyen bir şarkıcı maalesef eksik kalıyor. Benim için sahne; ses, görüntü, dans, orkestra tam bir bütün biri bile eksik olunca işin büyüsü bozuluyor. İşte bu yüzden birçok kişiden daha şanslı ve önde olduğumu düşünüyorum.
6) Tüm şarkıların besteleri kendinize ait hem yazıp hem söyleyip hem de dansçılık aynı zamanda devam ediyor. Nelerden besleniyorsunuz?
Evet, şimdiye kadar çok şarkı yazdım. Çıkardığım ilk iki şarkımda da söz müzik bana ait ve bu şekilde devam etme niyetindeyim. Ama tabi karşıma çok güzel bi şarkı da çıkarsa bunu da değerlendirmekten çekinmem. Tam da sorduğunuz gibi hepsi aynı anda devam ediyor:) yıllarca kalabalıkların içinde büyümüş biri olarak dans ve arkadaş ortamları çok özleniyor, çünkü biz çok ciddi bir disiplin ve yoğun çalışma temposuyla geçirdik günlerimizi. O yüzden yetişebildiğim kadar hala dans ediyorum. Her şeyden besleniyorum ama bu ara yazarken en çok toplumsal olaylar beni etkiliyor. Ama kendimle zaman geçirmek doğada olmak yenilenmek adına bana çok şey katıyor.
7) Aynı zamanda bir okulda öğretmenlik de yapıyorsunuz. Eğitimci olarak öğrencilerinize müzik konusunu işlerken neleri aşılamaya çalışıyorsunuz?
:)) Bir lisede müzik öğretmenliği yapıyorum ve mesleğimi çok seviyorum fakat derslerimiz genellikle psikolojik danışmanlık seanslarına dönüyor:) çocuklar pandemide çok zor zamanlar geçirdi anlaşılmaya ihtiyaçları var. Bu noktada ben de onlara hem sanatla ilgili genel kültür sahibi olabilecekleri konuları öğretmeye aracı oluyorum mesela Türkiye’nin pop müzik tarihi gibi vs. hem de sosyal yaşantılarını destekleyecek şeylerden bahsediyorum. Ve çok güzel dönüşler alıyorum. Psikoloji eğitimleri aldım, bu konularla vaktim olduğunca ilgilenmeye çalışıyorum. Öğrencilerime bazı kişisel gelişim kitapları ve psikologlar öneriyorum takip etmeleri için, çünkü çok gençler ve bir rehber arayışındalar. Pırıl pırıl bakan gözlerinde bunları çok rahat görebiliyorum, benim görevim onlara müzik öğretmekten önce içlerindeki ışığı ortaya çıkarıp özgüvenlerini desteklemek ve ne kadar iyi bir birey olunabilir bunu öğretmek aslında. Çünkü her şey davranışla şekilleniyor. Yani önce eğitim 🙂
8) Çok güzel bir fiziğe de sahipsiniz. Formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Öncelikle çookk teşekkür ederim :)) aslında çocukluğumdan beri hep zayıfım ve tabi genetiğimiz de böyle ailemde kilo problemi yaşayan kimse olmadı, fakat dansa başlamamla birlikte belli bir disiplin içinde oldum hep. Ailemde de hiç fast food ya da hazır yiyecek tüketimi yok, yani aslında sağlıklı alışkanlıklar, düzenli egzersiz mesela yürümeye bayılırım yani saatlerce her yere yürüyebilirim:) ve kesinlikle sağlam kafa:)) aklımız bizi her şekle sokabiliyor aslında kirli bir zihin yemeseniz de size kilo problemi ya da başka bir rahatsızlık olarak geri dönebiliyor o yüzden olabildiğince sağlıklı bir hayat yaşamaya gayret ediyorum.
9) Burcu Aslan’ın bir günü nasıl geçer?
Uyandığım andan itibaren kedim Saki ile oynayarak bi 15 dk kesin geçiriyorum ve işim yoksa mutlaka geç kahvaltı :)) kahvaltı benim için adeta sanat. Sonra günlük rutin işler mutlaka bi kahve eşliğinde günlük haber ve yeni çıkan şarkılara göz gezdirmece. Eğer modum yerindeyse(çünkü her gün hatta her dakika değişebiliyor) arkadaşlarla görüşmeler. Açıkcası fix bir rutinim yok gerçekten. Sorumluluklarım dışında, kendi kafamı yaşıyorum. Özgürlüğüme çok düşkünüm, benim için her an her şey değişebilir:)
10) İzmir’e hiç geldiniz mi? En sevdiğiniz yer neresi? İzmirli okuyuculara neler söylemek istersiniz?
Tabii ki güzel İzmir’e defalarca geldim genelde iş içindi ama gezmeye de fırsat bulduğum zamanlar oldu. Mesela Kordon’da yürüdüğüm, Alaçatı sokaklarında gezdiğim, Çeşme rüzgarında savrula savrula denize girdiğim de oldu:) İzmir benim için İstanbul’un Ege hali. Yani karmaşa var ama kaçmak istersen cennet köşeler de çok tabi İstanbul’da bulamayacağımız o muhteşem Ege havası, yani şiir gibi aslında benim için:) İstanbul da büyümüş olsam da, Alaçatı sokaklarını çok sevdim ben, kasaba tadında yerler hep daha yakın gelir bana. Bundan sonra daha sık gelme hayalim var hem iş için de orda bulunmayı çok istiyorum. Kimbilir belki bir röportaj da Narlıdere de yaparız :))
Bu güzel sohbet için de ayrıca çok teşekkür ederim, sevgiler.:)