Güneş, klima ve havuz göz kuruluğunu artırıyor!
Tedavi edilmezse görme kaybına yol açabiliyor!
Her 20 dakikada bir, 20 saniye uzağa bakın…
Gözlerde yanma, batma, kaşıntı, kızarıklık ve beraberinde gelen güçlü bir rahatlama ile ovuşturma ihtiyacı… Bu belirtilerle kendini gösteren “göz kuruluğu” toplumda oldukça sık görülüyor. Yaz aylarında güneşin parlak ışıkları, aşırı sıcaklar, klima ve havuz gibi faktörler kişinin yaşam kalitesini etkileyen göz kuruluğunu daha da artırıyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Sübay göz kuruluğunun mutlaka ciddiye alınması ve bazı basit ama etkili önlemlerle sonuç alınamazsa doktora başvurulması gerektiğini, tedavi edilmediğinde görme kaybına dek varabilecek sorunlara yol açabileceğini söylüyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Sübay, göz kuruluğuna karşı alınması gereken 3 etkili önlemi anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Göz enfeksiyonu ve kornea hasarına neden olabilir!
Gözlerimizin sağlığı için vazgeçilmez bir unsur olan gözyaşı sadece duygusal durumumuzu ifade etmekle kalmıyor, aynı zamanda gözlerimizi nemlendiriyor, besliyor ve koruyor. Gözün ön yüzeyini kaplayan ince bir film tabakası oluşturan gözyaşı, gözün pürüzsüz ve net görmesini sağladığı gibi ayrıca gözlerimizi mikroorganizmalardan da koruyor. Gözyaşı üretiminin yetersiz olması veya gözyaşının hızlı buharlaşması sonucu ‘göz kuruluğu’ ortaya çıkarak gözlerde rahatsızlık ve görme problemlerine yol açıyor. Göz kuruluğunun genellikle; gözlerde yanma, batma, kaşıntı, kızarıklık, ışığa karşı hassasiyet, bulanık görme, gözlerde yorgunluk hissi, göz kırpma sıklığında artış ve sabahları gözlerin açılmasında zorluk şeklinde kendini gösterdiğini belirten Dr. Emre Sübay, “Basit bir rahatsızlık gibi görünse de, tedavi edilmeyen göz kuruluğu görme kalitesinin düşmesine, göz enfeksiyonlarına, kornea hasarına ve hatta ciddi görme kayıplarına zemin hazırlıyor. Ayrıca günlük aktiviteleri, iş performansını ve yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor” diyor.
Yazın belirgin bir artış görülüyor
Göz kuruluğunun yaygın bir sorun olduğunu, özellikle son yıllarda dijital cihaz kullanımının ve klimaların yaygınlaşması, çevre kirliliği, alerjenlerin artması, yaşam tarzı değişiklikleri (uzun süreli ekran karşısında çalışma, yetersiz uyku vb.), ileri yaş gibi etkenlerle çok daha sık karşılaşıldığını belirten Dr. Sübay, yaz mevsimine yönelik koşulların da sorunu tetiklediğine dikkat çekerek şöyle konuşuyor: “Yaz aylarında; artan sıcaklık ve düşük nem gözyaşının hızlı buharlaşmasına neden oluyor. Güneş ışınları ve rüzgar gözleri tahriş ederek gözyaşı film tabakasını bozuyor. Klima kullanımı, havuz ve deniz suyu ile alerjiler de gözyaşı kuruluğunun çok daha fazla yaşanmasına yol açıyor.”
Göz kuruluğuna karşı 3 etkili önlem!
Göz kuruluğunun alınacak basit ama etkili önlemlerle önlenebileceğini vurgulayan Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Emre Sübay, bu 3 önlemi şöyle sıralıyor;
- Kaliteli güneş gözlüğü kullanılmalı. Ultraviyole ışınlarından korumalı, geniş çerçeveli gözlükler tercih edilmeli.
- Yeterli sıvı tüketilmeli. Günde en az 2-2.5 litre su içilmeli.
- Hekim önerisiyle yapay gözyaşı damlası kullanılmalı. Özellikle dışarıda uzun süre kalındığında gözleri nemlendirmek için uygulanmalı.
20-20-20 kuralına göre ekran molası verin
Göz kuruluğu oluştuğunda yapılması gerekenlerin başında ise; sık sık göz kırpma, 20-20-20 kuralına göre ekran molalarına dikkat etme yani her 20 dakikada bir, 20 saniye boyunca 20 feet (6 metre) uzağa bakma, nemli kompres uygulaması ve göz çevresi masajının geldiğini belirten Dr. Emre Sübay “Bununla birlikte gözleri ovuşturmak, uzun süre kontakt lens kullanmak, sigara dumanı ve kirli hava ortamlarına maruz kalmak, aşırı alkol ve kafein tüketmek mutlaka kaçınılması gerekenlerin başında yer alıyor” diyor. Özellikle yaz aylarında sık karşılaşılan göz kuruluğunun doğru yaklaşımlarla önlenebilen ve tedavi edilebilen bir sorun olduğunun altını çizen Dr. Emre Sübay, tedavi planının göz kuruluğu şikayetlerinin şiddetine ve altta yatan nedenlere göre oluşturulduğunu belirterek şöyle diyor: “Temel tedavi yaklaşımları suni gözyaşı damlaları ve jeller, gözyaşı kanallarının tıkanması (punktum tıkaçları), Omega-3 takviyesi, çevresel faktörlerin düzenlenmesi (nem oranı, hava akımı vb.), ileri vakalarda anti-inflamatuar ilaçlar veya özel kontakt lensleri kapsamaktadır.”