Milyonlarca Kadın Regl Sancısı Sanıyor

Rahmin içini kaplayan ve her ay adetle dışarı atılan salgı bezlerinin, olması gereken yerler dışında bulunması durumu olan endometriozis, üreme çağındaki kadınların yaklaşık yüzde 10’unda görülüyor.

Kadınların yaşam kalitesini etkileyen bu sorun, en çok regl ağrısıyla karıştırılıyor. Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Aşkın Doğan, endometriozis hakkında bilgi verdi. Türkiye’de yaklaşık 1.5 milyon kadının karşı karşıya olduğu tahmin edilen endometriozis, kadınların yaşam kalitesini olumsuz etkileyebileceği gibi kısırlığa da yol açabiliyor. En sık 25-35 yaş aralığında görülen hastalık, nadiren menopozdan sonra da ortaya çıkabiliyor. “Endometriozis teşhisi genellikle geciktiği için birçok kadın, hastalığın belirtilerini genç yaşlardan itibaren yaşasa da tanıyı ancak 30’lu yaşlarında alabilmektedir” diyen Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Aşkın Doğan, aile öyküsünde endometriozis olan, çocuk sahibi olmayan, erken adet görmüş ya da geç menopoza giren kadınların riskli grupta olabileceğini belirtti.

Genellikle ağrılı bir hastalık Endometriozisin östrojen bağımlı, yaygın ve kötü huylu olmayan bir süreç olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Aşkın Doğan, “Bu dokunun oluşturduğu inflamasyon, ağrılı adet görme, ilişki sırasında ağrı, basınç hissi, kronik pelvik ağrı ve hatta kısırlığa yol açabilir. Oluşan ağrılar adet döneminden bağımsız olarak da ortaya
çıkabilirken, bazı hastalarda idrar yaparken ve dışkılama esnasında da rahatsızlık hissi oluşabilir, kabızlık ve ishal gibi semptomlar da görülebilir” dedi.

Tanı koymak 7-8 yıl sürebiliyor

Hastalığın yaygınlığı ile semptomların şiddeti arasında her zaman doğrudan bir ilişki olmayabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Aşkın Doğan, “Görece küçük lezyonlar şiddetli semptomlara yol açabilirken, daha büyük lezyonlar asemptomatik olabilir. Bulgular en hafiften sosyal hayatı olumsuz etkileyebilecek dereceye kadar ağır olabilir. Tek bir semptom şeklinde veya kombinasyon halinde ortaya çıkabilir” şeklinde konuştu.

En fazla 25-35 yaş arasında görülüyor

Endometriozisin en yaygın görülme yaşının 25-35 yaş arası olduğunu ifade eden Doç. Dr. Aşkın Doğan, “Bulgular çok spesifik olmadığı için tanının 7-8 yıl gecikebildiği durumlar olabilmektedir. Kesin tanıyı koyan net bir laboratuvar testi bulunmamakla birlikte CA-125 yüksekliği ve ultrasonda endometrioma olarak adlandırılan çikolata kistlerinin varlığı tanı açısından klinisyene yardımcı olabilir. Ultrason bulgularının belirsiz olduğu veya bağırsak, idrar kesesi ya da idrar yollarında hastalıktan şüphelenilen hastalar için MR da teşhiste yardım olabilir” dedi.

Cerrahi tedavi en son tercih edilen yöntem

Tedaviye başlamadan önce hastanın kapsamlı bir geçmişinin alınması ve muayenesinin yapılması gerektiğini belirten Doç. Dr. Aşkın Doğan, “Medikal tedavinin ilk basamağında non-steroid anti- inflamatuar olarak adlandırılan ve genellikle ağrı kesici olarak bilinen ilaçlar yer almaktadır. İkinci basamak tedavi olarak doğum kontrol hapları olarak da bilinen östrojen ve progesteron içeren ilaçlar kullanılabilmektedir. Menopozda semptomlar azaldığı için bazı özel durumlarda hastalar geçici olarak menopoza sokulabilmektedir. Medikal tedaviye yanıt vermeyen hastalarda ya da altta yatan kötü huylu bir hastalığın ekarte edilememesi durumunda cerrahi tedavi ön plana çıkabilmektedir. Bağırsak ve idrar yolları tutulumunda da genellikle cerrahi tedavi önerilmektedir” diye konuştu.

Çocuk sahibi olmak isteyenlere

Çocuk sahibi olmak isteyen endometriozis hastaları için ayrı bir tedavi yaklaşımı gerektiğini belirten Doç. Dr. Aşkın Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Endometriozisi düşündüren semptomları olan ve daha önce cerrahi geçirmemiş hastalarda infertilite değerlendirmesi yapıldıktan sonra laparoskopik cerrahi önerilmektedir. Bu sayede daha iyi gebelik oranları elde edilebilir ve ağrının giderilmesi sağlanır. Daha önce cerrahi geçirmiş hastalarda ise tekrar cerrahi işlem yerine yardımcı üreme teknikleri uygulanmaktadır. Hiç şikayeti olmayan ancak kısırlık nedeniyle başvuran hastalarda cerrahiyi önerilmemektedir. Endometriozis tanısı alan kadınlar, erken tanı ve uygun tedavi ile hastalığı yönetebilmektedir. Özellikle adet sancısı ve kronik pelvik ağrısı yaşayan kadınların bir uzmana başvurması gerekmektedir.”

0 Shares:
Bir yanıt yazın
You May Also Like

Başka Bir Tarım Sertifikasyonu Uluslararası Geçerlilik Kazandı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kuraklık ve yoksullukla mücadele üzerine temellenen Başka Bir Tarım Mümkün vizyonu doğrultusunda çalışmalar sürüyor. Büyükşehir Belediyesi şirketi İzDoğa’nın hazırladığı Başka Bir Tarım Sertifikası programı, uluslararası alanda geçerlilik kazandı. Program, döngüsel ve doğa ile uyumlu tarım için dünyadaki ilk sertifikasyon sistemlerinden biri kabul ediliyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketi İzDoğa’nın hazırladığı Başka Bir Tarım Sertifikası programı, uluslararası alanda geçerlilik kazandı. Bu sertifika ile İzDoğa, mera hayvancılığı alanında uluslararası kriterlere göre değerlendirme yapacak. Asya Pasifik Akreditasyonu’nun (APAC) yetkili kuruluşu olan Ulusal Akreditasyon Merkezi’nin (NAC) akredite ettiği İzDoğa, üreticilere uluslararası alanda geçerlilik kazanan Başka Bir Tarım Sertifikası vermeye başladı. Sertifikayı doğa ile uyumlu yöntemlerle tarım ve hayvancılık yapan üreticiler alabilecek. Sertifikasyon sistemine bağımsız üreticiler de baskabirtarim.com sitesinden başvurabilecek. Kırla kent arasında dengeyi kuran mekanizma Kuraklıkla mücadele etmeyi, yoksulluğu sonlandırmayı, güvenilir ve sağlıklı gıdaya erişimi kolaylaştırmayı hedefleyen Başka Bir Tarım Sertifikasyonu, döngüsel ve doğa ile uyumlu tarım için dünyadaki ilk sertifikasyon sistemlerinden biri kabul ediliyor. Başka Bir Tarım Sertifikasyon Programı ile İzDoğa, tarımın ve mera hayvancılığının geleceğine dair önemli bir uygunluk değerlendirme kuruluşu olarak hizmet verecek. Sertifika programı, tarım ve hayvancılığın yalnızca ekonomik bir faaliyet olarak sürdürülmesini değil, aynı zamanda kırla kent arasındaki dengeyi koruyan bir mekanizmanın da hayata geçirilmesini amaçlıyor. Sertifika için denetimler başladı Sertifikanın dağıtım süreci için İzDoğa çalışmalara başladı. Daha önce Mera İzmir projesi kapsamında İzmir’in tüm köyleri dolaşılarak çıkarılan Çoban Haritası’nda yer alan üreticiler ziyaret edilmeye başlandı. Tarım ve hayvancılık yapan üreticiler birçok kriter doğrultusunda sertifikaya uygunlukları için değerlendiriliyor. Yapılan denetimler sonucunda kriterlere uygun üretim yapan üreticiler sertifika almaya hak kazanıyor. İzDoğa ve İzTarım’ın birlikte yürüttüğü Mera İzmir projesi kapsamında İzmir’de yüzlerce üreticiden toplanan sütler ile İzmirli markası adı altında temiz ve güvenilir birçok ürün tüketici ile buluşturuluyor. Sertifika ilk aşamada İzTarım tarafından üretilen et ve süt ürünlerine verilecek. Sertifikanın 8 ana kriteri bulunuyor Başka Bir Tarım Sertifikası, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliğini teşvik etmek için geliştirildi. Sertifikasyon programı kapsamında üreticilerin, tarım ve hayvancılık faaliyetlerini yaparken aşağıdaki kriterleri yerine getirmesi gerekiyor: ● Yetiştirilen ürünler yetiştirildiği bölgenin mikrokliması ile uyumlu olmalı ● Yüksek su ve elektrik tüketmemeli, düşük karbon emisyonuna sahip olmalı ● Yüksek su ve elektrik kullanılarak üretilen, bulunduğu bölgenin iklim ve coğrafi koşullarına uymayan ve yüksek karbon emisyonuna neden olan harici tarımsal girdiler kullanılmamalı ● Büyük ölçekli hafriyat yapılarak ve doğal koşullar bozularak üretim yapılmamalı ● Üretimde biyolojik çeşitliliği azaltan yoğun müdahaleler yapılmamalı ● Üretim bulunduğu havzanın ve coğrafyanın doğal karakterine uygun bir bütünlük içerisinde gerçekleştirilmeli ● Üretilen ürünler üretici, tüketici ve o bölgedeki biyolojik çeşitliliğe zarar vermeyecek şekilde işlenmeli…